Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

TEKELCiLiK

İslâm devletinde tekelin ve spekülasyonun
durumunu inceleyelim. İslâm ekonomisi, başından sonuna kadar, azami sosyal faydayı sağlamayı amaçlar. Bu yüzden, bu amaca ulaşmağa engel olan her ekonomik faaliyet, İslâmiyet ol
maktan uzaktır. Yoksulların durumunu iyileştirmek için özen gösterileceğine ve iyiliği düşünüleceğine göre, tekel ve spekülasyonun teşvik edilmesine. imkân yoktur.

Tekelci, genellikle malına yüksek fiyat
biçmektedir. Arzın bir elde toplanması esas olduğu için "tekel" fikri ile -sömürüsorunu sıkı
sıkıya birbirine bağlıdır. Açık rekabette, üretici, marjinal maliyeti malın fiyatına eşitleyerek
kârını artırır. Fiyat belirli olduğu için üretici,
malın marjinal maliyeti fiyatına eşit oluncaya
kadar, üretimini arttırmaya devam eder. Tekel
de ise marjinal gelir fiyata eşit değil, bilakis
ondan daha azdır. Malın talep elastikiyeti yüksek olmadığı için, tekelci, üretim fazlasını daha düşük fiyatla satmayı düşünür. Daha çok üretirse toplam geliri artacaktır. Çünkü, ilâve
birimin fiyatı toplam gelire katılacaktır. Öte
yandan, üretimin tümünün daha düşük fiyatla
satılmasından ötürü, toplam gelirde bir düşme
görülecektir. Bu yüzden, fiyat pozitif bile olsa
marjinal gelir negatif olabilecektir. Fiyat, " ortalama gelir " olarak bilinir (toplam gelirin toplam üretime bölümü). Bu nedenle marjinal gelir ortalama gelirden daha azdır.

Üretimi, marjinal gelirin marjinal maliyete eşit kılan bir düzeyde tutmak en kazançlı
durum olduğu için, tekelci, üretimini bu noktada kesecektir. Bu durumda en elverişli bir üretim olanağı ortadan kalkmaktadır. Bu da,
sonunda, kaynakların gereğince kullanılmamasına ve işsizliğe yol açmaktadır.

Gerçekte serbest piyasa düzeninin bir çok
teorik kuralı serbest rekabet varsayımına dayanmaktadır. Ama ne yazık ki, bu, dev tröstlerin, tekellerin ve kartellerin etki ve gücünü bir
kat daha arttırmıştır. Yoksul tüketiciler, çalışanlar ve hatta toplumun tüm fertleri, tekelin
egemen olduğu böyle bir ekonomik düzendençok büyük yara almışlardır. Kapitalist düzende
zaten toplum yararı ile kişi yararı arasında bir
uyum sağlanamamıştır. Burada belirtmek istediğimiz husus şudur: Monopolun -tekelciliğinegemen olduğu bir ekonomik düzen. İslâmın hedef
olarak önerdiği «maksimum sosyal fayda» ilkesine
ters düşmektedir. Bu yüzden İslâm devleti, kanunlar çıkararak veya plânlar yaparak tekeli
denetim altına almak zorundadır.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com