Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Ruhsal Önderlerle Yardımlaşanlar

Sonsuz hayattaki veya dünyadaki ruhsal önderlere dualarınızla yapacağınız destek, size destek olarak dönecek ve onların şefaatleri yardımınıza gönderilecektir.

Evrendeki bazı insanlar, duaları, ahlâkları, içtenlikleri ve fedakârlıkları karşılığında Yaratıcı tarafından .yüksek ruhsal makamlara çıkarılmışlardır. Onların bazıları peygamberdir; bazılarına "veli" yani Allah dostu deriz. Onlar ruhsal önderlerimizdirler.

Velilerin bir kısmı bilgindirler; eserleri vardır ve insanlar onları tanır. Bir kısmı da olabildiği kadar ilimleriyle; ama, derin fa-ziletleriyle kişisel köşelerinde gizli birer veli olarak yaşıyorlar. Bizler isterken, böylesi sevgi ve şefkat dolu önderlerle ruhsal iletişim kurabiliriz ve onlarla yardımlaşabiliriz.

Telepati dediğimiz ruhsal iletişim dünyadaki ve sonsuzluktaki insanlarla aramızda gerçekleşir. Birisine dua ettiğimizde, ruhumuzun mesajı içtenliğimizle orantılı bir büyüklükle ruhumuzdan çıkar ve dua ettiğimiz kişinin ruhsal kimliğine yönelir. Duanızı, gönderdiğiniz mektuplara benzetebilirsiniz. Cevabı duyma-sanız da duanız yolunu şaşırmadan adresine ulaşacaktır.

İsteklerimizin gerçekleşmesi yolunda ruhsal evrenin bu gizemli boyutundan destek alabiliriz. Eğer birisi size dua etse, bunu duymayabilirsiniz. Ancak hissedebilirsiniz ya da rüyanızda görebilirsiniz.

Yıllar önce yaşadığım bir olaydan söz etmek istiyorum. Değer verdiğim bir beyefendi, Bir gazetede çıkan yazıları delil göstererek, çok önemli bir insanı suçlamıştı. Bu tutumdan büyük üzüntü duydum. Yıllara dayalı dostluğumuzun bozulmasını göze alarak tutumunu kınadım: "Sizin gibi büyük davaları omuzlayanlar, böylesi sorumluluğu ağır çekişmelere zaman ayıramazlar." dedim.

İddiaların temelsizliğinden emin olmak için, dağıttığı gazete nüshalarından birer kopya aldım. O gece, uydurulan iddiaları üzüntü içerisinde incelerken, şiddetli sarsıntılar yaşadım. Kontrol edemediğim bir hüzün içerisinde, ayakta durmamıza vesile olan fedakâr insanların korunmaları, yanlışlardan uzak kalmaları, yanlış yapsalar bile, doğru tercihlere sevk edilmeleri yönünde dua ederek uyudum.

Rüyamda anî bir sahne açıldı ve kendimi Kocapete Camiinde gördüm. Cami tıklım tıklımdı. Sayısız kanaldan bin bir çeşit müzik veya sohbet yayınlanıyor ve herkes seçtiği kanalın ritmini takip ediyordu. Kalabalığın en arka sıralarında bulunuyordum. Eleştirilmesine üzüldüğüm zat en ön safta ayağa kalkıp bana yöneldiğinde, sanki gözlerimin önündeydi: "Muhammed, ezan yayımlayan kanalın sesini yükselt, birlikte namaz kılalım." dedi. Müezzin mahfiline çok yakın olduğum için, ezan kanalını yükselttim. Ezan başladığında diğer tüm kanallar anîden susuver-mişti ve hep birlikte ayağa kalkmıştık.

Bu rüya bana önemli insanlara yönelen içten duaların içten dualarla karşılık göreceğini gösteren deneyimlerimden biri olmuştur.

Hayatın sonsuz tarafına geçenler, bedensel perdelerden sıyrıldıklarından, ruhunuzdan onlara yönelen mesajları aynen algılarlar. Ruhsal iletişime mekân ve zaman engeli yoktur. Gönderdiğiniz mesaj bir ışık olacak ve kalbinizin içtenliği ölçe- j ğinde o ışık parlayacaktır.

Ruhsal önderleri hâlâ hatırlatan şeyler onların dünyada açık olan eylem defterleridir. Faydalı eserler yazmışlarsa, eserlerini okuyup okutarak onlara destek olursunuz. Çeşmeler yaptırmışlarsa, suyundan içerek; ağaç dikmişlerse, gölgesinde serinleyerek ruhlarına selâm gönderirsiniz. Onların vesilesiyle iyilik kazanır ve onların ruhlarını coşkulu haberlerle doldurursunuz.

Karşılıksız fedakârlıklarla hayatlarını yaşayan bu ruhsal önderler, kendilerine gelen bunca selâmı ve bunca 1 duayı karşılıksız mı bırakacaklar? Onlar artık dünyada ic- \ raat yapma imkânını kaybetseler bile, Evrenin Sahibine \ dua etmeyecekler mi? Dünyadan güzel haberlerini aldıkları insanlar hakkında, bağışlanma dilemeyecekler mi? Şefaatçi ol mayı içtenlikle istemeyecekler mi?

Hayatını insanlara adamış olan bir Peygamber, kendisine selâm gönderen her bir insana ayrı ayrı karşılık vermeyecek midir? Kendine her fırsatta selâm gönderen insanları, herkesin can havliyle birbirinden kaçtığı Diriliş Meydanında" kalabalıklar arasında tek tek aramayacak mıdır? Dostlarına şefaatiyle sahip çıkmayacak mıdır? O insanların bağışlanmaları için Evrenin Sahibine dua etmeyecek midir?

99 Evrenin ölümünden sonra evren yeniden yaratılır; insanlar ve diğer canlılar yeniden diriltilirler. Dünyadaki tüm yapılanların hesabının görüleceği Diriliş (Haşir) Meydanı denen bir alanda bütün insanlar toplanırlar.

Sonra da Yaratıcımızı düşünelim: Sizin en değerli dostlarınız size geliyor... Kıramayacağınız kadar size bağlanmış, rencide edemeyeceğiniz kadar size adanmış dostlarınız. Her zaman yaptıkları gibi gözyaşlarıyla, kimi dostlarının bağışlanabilir kusurlarını 100 affetmenizi istiyorlar. Onları ne kadar kırabilirsiniz? Onları duymazlıktan gelebilir misiniz? Evreni biçimlendiren Sınırsız Rahmet böylesi bir tutuma izin verir miydi?

Sahabelerden Hz. Abdullah İbni Mes'ut, Yaratıcıyı anıp Peygambere selâm okuduktan sonra, kendisi için isteklerde bulunmuştu. Bunu duyan Peygamber (asm), "İşte! İstediğin veriliyor. İşte! İstediğin veriliyor" demiştir.101

Diğer yandan, kimi insanlar ruhsal önderlerle yardımlaşma yerine onları tannlaştınyorlar. Bu durum hem o önderlerin nefretini çekiyor, hem de İlâhî yardım ve bağışlamadan \ mahrum bırakıyor.

Aynı vahim kusuru farklı biçimlerde işleme tehlikesiyle karşı karşıyayız: Kimileri türbelerde mum yakar, para / atar, türbelerin eşiklerini öper. Türbelerin önünde Evre-/ nin Sahibini unutarak, şeyhten, veliden isterler: "Şeyhim, bana çocuk ver, bana zenginlik nasip eyle, aileme mutluluk ver" gibi sözler dile getirirler. Bu denli açık dile getirmeseler de, bunları yapabilecek kudretin velinin kendisi olduğu gibi yanlış bir hisse kapılırlar: Velilerden sadece şefaat isteyebiliriz.

Diğer yandan, ruhsal önderlerin fedakâr insanlara yakınlıkları ve koruyuculuktan inanılmazdır. İnebolu'da yaşamış Osman Bur-gaz adında muhterem bir zat bilirim. Geceleri sabahlara kadar, insanların sonsuz hayatlarının kurtarılmasına vesile olacak eserleri çoğaltıyordu. Bir gecenin zifirî karanlığında, ıssız ilçenin sessiz bir sokağından evine dönerken, duyduğu sesle geriye dönüyor. Karşısında asırlar öncesinin kıyafetleriyle, Ay parlaklığında bir heybetle yüzleşiyor. Donup kalarak bakarken, şu cevabı i alıyor: "Korkma, ben Ömer'im. Seni korumak üzere geldim."

Peygamberlerden, velilerden, Hz. Hızır'dan, büyük âlimlerden ruhsal destekler bekliyor muyuz? O zaman ruhsal önderleri- i mizi sevip, onlara dua edelim. Tâ ki varlıklarımız idraklerinde | iyice yerleşsin. Böylece o önderler, bizimle tanışıklık ve yakınlık ' oluştursunlar... Milyarlarca insan Diriliş Meydanında toplanıp şaşkınca koşuşturduğunda, kalabalıklar arasında bizi tanıyıp bulsunlar. Bizi korkuların içerisinde dostsuz, rehbersiz ve kimsesiz terk i etmesinler. |

Ruhsal önderlerle dost olmak, evrenin çarklarında söz sahibi olmak demektir. Evrenin Sınırsız Sahibinin nezdinde sevilmek ve tüm göklerde tanınmak demektir.

100 "Evrenjn Yaratıcısının varlığını reddetme" ile "başkalannın haklarını gasp edici, kul hakkı denen zulümler" bağışlanabilir sınırlar içerisinde değildir.
101 Tirmizi, Cum'a 64 (593)

Dr.Muhammed Bozdağ


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com