Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Eylem Duasını Terk Edenler

Hayatımızı asıl değiştirecek olan isteklerimiz, eyleme ve yapmaya dönük isteklerimizdir. Öğrendiklerimizi yaşamak istemezsek, bilgilerimiz hayatımızı değiştirmeye yetmeyecektir.

Bazen, isteklerimizin gerçekleşmediğinden şikâyet ediyoruz. Yıllarımızı okuyup öğrenerek geçiriyoruz; ama, hayatımızı değiştiremiyoruz, isteklerimizi başaramıyoruz, hedeflerimize ulaşamıyoruz. Bazı insanlar "çok şey öğrendik; ama, yaşantımız değişmiyor" diyorlar.

Duygularımızı sorguladığımızda, kalbimizin çılgın isteklerle dolduğunu göreceğiz: "Nasıl dâhi olunur, derslerde nasıl başarılı olunur, insanlarla nasıl iyi ilişkiler geliştirilir, nasıl mutlu olunur..." ve daha binlerce soru. Sorun tam burada saklanıyor; isteklerimizi hatalı yapılandırıyoruz.

İsteklerimizi şu biçimde eylemlere yönlendirebiliriz: "Yetenekli olabilmem için, öğrendiklerimi uygulamak istiyorum. Derslerimde başarılı olabilmek için, öğretmenleri dikkatle dinlemek ve kavradı klan mı uygulamak istiyorum."...

Öğrenme isteğimiz, öğrenme cesaretimizi geliştiriyor. Ancak, öğrendiklerimizi uygulamayı ihmal ettiğimizde cesaretimizi yitiriyoruz. "Öğrenmek isteğini" önemsiyoruz da "yapmak isteğini" ihmal ediyoruz.

Bir yığın sorunla yüzleşirsiniz: "Zihnimi toparlayamıyorum. Mutlu olamıyorum. Haksızlığı engelleyemiyorum. Yalnız kalıyorum. Bir şey yapamıyorum. Zamanım yok ve işlerimi düzenteye-miyorum." Neden?

Başarı yollarını arayarak yıllarımızı tüketiyoruz. Sırlar bir yerlerde gizlenmiyor. Aksine, çocukluğumuzdan bu yana gözlerimize ve kalplerimize saçılıyorlar. Hayatta en gerçek başarı, insanın öğrendiğini eylemine aktarabilmesidir. En değerli isteklerimiz de, öğrendiklerimizi uygulama yönündeki isteklerimizdir. Zira, hayatımıza girerek eylemlerimizi değişti renler, öğrendiklerimiz değil, yapmak istediklerimizdir.

Zenginlik israf etmemekte gizliyse; zenginlik, iktisadı başarmaktır. Hafıza sabah erken uyanmakta gizli ise; başarı erken uyanmakta aranmalıdır. "Ben yapamıyorum, değişemiyorum, başaramıyorum" diyen, yapmayı ve değişmeyi istemiyordun bir kısım yolları ve teknikleri öğrenip hafızasının bir köşesine atmakla yetiniyordur. Çözüm yollarını bilmenin, çözüme yeteceğini sanmak yanılgıdır.

Bilmekle yetinenlerin kalplerine "ben biliyorum" adını taşıyan kapkara bir gurur perdesi örtülür. Yeterince bildiklerini sanmaları, yeni bilgiler öğrenmelerini engeller. Bilginler onlara öğretmekten kaçınır. Melekler kalplerine ilhamı kesip onları terk eder.

İsteklerimizin öğrenmeye odaklanmaktan ibaret kalması da benzeri bir sorun doğuruyor. Bir kurstan veya konferanstan ötekine koşuyoruz. Övülen bir kitap duyduğumuzda fedakârlık yapıp hemen satın alıyoruz. Değerli bir bilgiyi hayranlıkla dinliyoruz ve kavramaya çalışıyoruz. Peki, öğrenme isteği yolunda gösterdiğimiz çırpınışın hiç olmazsa onda birini, öğrendiğimizi uygulayabilme isteği için gösteriyor muyuz?

Üniversite mezuniyetine kadar uzanan öğrenim süreci, bize sadece bilgiyi "öğretiyor." Yirmi yıl boyunca binlerce günümüzü sadece hocalarımızı dinlemekle ve anlattıklarını not etmekle geçirdik. Peki, derslerin hemen ardından hayat okyanusuna döndüğümüzde, öğrendiklerimizi uygulama isteğiyle de donattık mı ruhumuzu?

Başarının sırlarını bilenlerin belki de milyonlarca olduğunu görebilirsiniz. Hayatta devrim yapabilecek bilgileri içeren kitapları yüz binlerce insan okuyor; ama, o insanlardan sadece birkaçının yıldızı parlayabiliyor. Sadece birkaçının ruhunda depremler yaşandığını görüyorsunuz. Az insan televizyondan vazgeçebiliyor. Az insan sabah uykusunu parçalayarak yatağından fırlayabiliyor. Çünkü öğrendiklerini uygulamak isteyen insanlar çok az.

Çaresiz değiliz. Bildiklerimiz kadar değil; bildiklerimizi yaşadığımız kadar değerli olacağız. Dolayısıyla, öncelikle "eyleme ve yapmaya yönelik istekler" belirlememiz gerekiyor.

Son Peygamber (asm), "Bildiğini yaşamak suretiyle Allah'tan kork" demiştir. 3 Yaratıcı da, öğrenip anlatmakla yetinenleri "İnsanlara iyiliği öğütler de kendinizi unutur musunuz?" 84 sorusuyla uyarmıştır. Son nefesinize kadar öğrenmek; ama, herhangi bir bildiğinizi yaşamaya fırsat bulamadan ölüp gitmek ister miydiniz?

Yeteneklerimiz uygulamalarımızla gelişir. Zaten hayatımızdaki gerçek başarılarımız diplomalarımıza değil, becerilerimize dayanır. Aldığımız eğitimlere göre değil, sağladığımız katkıya göre değer kazanırız. Sosyal hayatta bize duyulan saygının temelinde bildiklerimizden çok, yaşantımıza aktarabildiklerimiz yatar. İnsanları yaşantılarıyla hatırlarsınız. Eser üretenler, çok bilenler değil; az da bilseler, bildiklerini yaşayanlardır.

O Az da bilse, bildiğini yaşamak isteyen, çok bildiği hâlde bildiğini yaşamak istemeyenden daha başarılı olacaktır.

Zihinsel bir sorgulamayı alışkanlık hâline getirebiliriz: "Bu bilgi gerçek hayatta nasıl işime yarayabilir? Onu şimdi ve bundan sonra nasıl uygulayabilirim?" Bu sorgulamayı yaptıkça, alışkanlığa dönüşecek ve gün gelecek, yaşama biçimimizin de değiştiğini göreceğiz.

O Öğrendiğimiz her yeni bilgiyi sorgulayabiliriz: "Bunu nasıl uygulayabilirim? Gerçek hayatta nerede kullanabilirim?" Sonra da tespitlerimizi isteklerimize dönüştürebiliriz. İsteklerimiz çok geçmeden bizi o eylemlere itecek, boş geçen dakikalanmızın verimli ve faydalı eylemlerle dolmaya başladığını göreceğiz.

Geçim derdine düşmeden önce, bir lokma ekmeği çöpe atmamamız gerektiğini öğrenmemiş miydik? Çocuklarimizi başkalarına kaptırmadan önce, onlara örnek olmaınız gerektiğini bilmiyor muyduk?

Bir hedefe ulaşmak istiyoruz. Evrenin Sahibi ona ulaşmamızı sağlayacak yolları bize öğretiyor; ama, biz o yollarla ilgilenmiyoruz. Bir başka derdimizden kurtulmak istediğimizde, bize yolunu öğretiyor; ama, tembelliğimiz, o yolda yürümemizi engelliyor.

Zihinlerimizi kullanmayacağımız bilgilerle doldurmak, yıllarımızı değersiz çabalarla tüketmektir. Hayata aktarmayacağı-mız bilgileri öğrenmeye uğraşarak, işe yaramayacak hayaller kuruyoruz.

Yeterince öğrendik aslında. Biz yapacaklarımızı biliyoruz. Şimdi, "yapabileceklerimizi" yapmayı isteme zamanıdır. Şimdi, öğrendiklerimizi uygulama arzusuna sarılma zamanıdır. Şimdi, eyleme dönük dualar geliştirme zamanıdır.

83 A.g.e., Hadis no: 113
84 Kur'an; 2: 44

Dr.Muhammed Bozdağ

evet ee hayatta mutlu olabiliyorsak birşeyleri başarmiş ve üstesinden gelmişiz demektir ya çok isteyipte yaamıyorsak istegimiz gün geçtikçe yok oluyotrsak ozaman hayatta sagladıgımız bütünn degerleri yavaş yavaş tüketiyor hayat mücadelesinde yeniliyoruz demektir umudumuzu kırmayalım başarılı olabilir bunu istemek hırs yapmak yeterli mutlu olmak var olmak için bu şar degerlerimiz ve umudumuzu yitirmeyelim


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com