Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Gizli Kusurları Açıklayanlar

Onurlarını haksız yere zedelediğimiz pek çok insanın evrenin ruhsal boyutunda bizden davacı olduğu bir ortamda, taleplerimizin gerçekleşmesini boşuna bekleriz.

Yıllar önce yaşadığım bir olayı unutamam: Değer verdiğim ve sevdiğim bir arkadaşım, benimle karşılaştığında, eskisi gibi içtenlikli tebessüm edemiyor, bakışlarını çeviriyordu. Anlam veremediğim bu duruma fazla sabredemeyerek yaklaştım ve benden neden uzaklaşmaya çalıştığını sordum.

Gözlerime üzüntülü gözlerle baktı; "Muhammed, sen benim en samimî ve en değerli arkadaşımdın. Senin onurun benim onurum; benim onurum senin onurundu. Saldırıya uğradığım yerde, beni savunmasız bırakacak son kişi olabileceğini sanırdım." dedi.

Çok şaşırmıştım... "Değerli bir arkadaşım, kimin dedikodusuna inanmış?" diye düşünerek bir şeyler geveliyordum ki, açıkladı:

"Geçen hafta cuma günü filancalarla birlikte yürüyordun. Orada filânca benim filân sorunumu dile getirerek beni küçük düşürmüş; herkes de kahkaha atmış. Sen ve hiçbiriniz, sesinizi çıkarmamışsınız." dedi. Bu yanılgıya tam itiraz etmek üzereyken olayı hatırladım.

Evet, arkadaşım gıyabında küçük düşürülmüştü; konuşmaları çok ciddiye almamıştım; üstelik bu şaka yollu anlatım hepimizi güldürmüştü. Susmuştum; konuşan, o anda uyararak kıramayacağımı düşündüğüm bir başka arkadaşımdı. En azından somurtarak ve üzüntümü hissettirerek de olsa oradan ayrılmamış, eğlenceli(!) sohbetin akışına katılmakla da hata yapmıştım.

Bazen, benimle ve eserlerimle alay edenlerin sözleri bana ulaştırılıyor; üzüldüğümü görüyorum. Onurumuzla oynanması için ille de bir ayıbımıza dayanmaları gerekmiyor. Beğenmedikleri yanımızı, inançlarımızı ve değerlerimizi zikrederek de bizi küçük düşürmeye kalkışabilirler. \ Hepimiz, Sınırsız Kudretin huzurunda eşit derecede muhtaç olan canlılarız. Birisi ne kadar önemli bir İlâhî sanatsa, öbürü de o kadar önemli bir İlâhî mesajdır. / Hepimiz aynı Yaratıcıya bağlıyız. Bir başbakanın onuru bütün milleti ilgilendiriyorsa, bir insanın onuru her şeyden önce Yaratıcısını, sonra da kardeşleri olan tüm evren sakinlerini ilgilendiriyor.

İnsan onuruna saldırılar, kimi toplumlarda kitleselleşerek vicdanları iyice çürütür: Kimileri etnik kimliklerle, kimileri mezheplerle, kimileri dinî veya ahlâkî değerlerle alay eder. İnsanın onurunu insan kendisi korumazsa, kimin korumasını beklemeye hakkı kalır? Arkadaşının şerefinin haksız yere ayaklar altına alınışına sessiz ve tepkisiz kalan, nasıl onurlu olabilir?

Bizler onurlu, başarılı ve mutlu bir hayat istiyoruz. Oysa Evrenin Sahibi bize başarısız, üzücü ve mutsuz bir hayat mı veriyor?

Gerçek şudur: "Bir kimse kardeşini bir kusurla ayıplarsa, o kimse ölmeden o kusuru işler." M Ölmeden önceki yıllar boyunca başımıza neler mi gelecek? Hangi hastalıkları veya kusurlan yaşayacağız, hangi aptallıklara düşeceğiz? Bunları tahmin j edebilmek için, hangi gizli kusurları yüzünden hangi insanları haksız yere ayıpladığımıza bakmamız yeterli olacaktır. Ya da kimlerin gizli kusurlarını açığa çıkardığımıza bakarak, gelecekte \ yaşayacaklarımızı tahmin edebiliriz.

Biz hiç mi gülünç durumlara düşmüyoruz? Utanç duyduğumuz, gizli kalmasını istediğimiz hiçbir yönümüz yok mu? En onurlu insanın bile zaafları vardır. Yemeğe ve tuvalete mecbur, temizleri kadar çirkin kokulara da mahkûm insanın, gizlemek istediği bir tarafı vardır. İnsan pirüpak olan meleklerden veya hurilerden değildir. Tanıdıklarımızın özel hayatlarından kesitler aktarırken, nasıl da dikkatsiz ve kontrolsüz olabiliyoruz.

Zalimler ve saptırıcılar dışındaki insanların kişisel ayıplarını açığa çıkarmak, zulümdür ve gizli tutmak iyiliktir. Gizlediklerimiz küçülecek; açığa çıkardıklarımız ise yaygınlaşacaktır.

Rakip görmek ve kendi değerimizi yükseltmek için, diğerlerini küçük düşürmeye çalışmak, insan nefsine inanılmaz zevkli görünür. Bazen de anlatımın zevkine dalarak, dilimize doladığımız insanı gıyabında veya yüzüne karşı haksız yere rencide ettiğimizi fark etmeyiz. Oysa böylesi zevklerin bedeli ağır olacaktır.

Genç bir çocuk taksiye binmiş; babasının verdiği beş milyon liranın üzerini almayı unutarak taksiden inmiş. Durumu öğrenen baba, unutkanlığı nedeniyle çocuğu çok azarlamış. Olayın ertesi günü, kendisi de taksiye binmiş; beş milyon lira vermiş ve üzerini almayı unutarak kalabalık caddede inivermiş. Ben de kabanını okulda unutan oğlumu unutkanlıkla suçladıktan bir hafta sonra kendi kabanımı kaybetmiştim.

Daha iki gün önce, genç bir mesai arkadaşım yeni aldığımız arabanın modelini karıştırdığımı öğrenince, katıla katıla gülmüştü. Çok değil iki gün sonra, kendisi de aylardır kullandığı arabanın plâkasını hatırlayamadı.

Bir arkadaşım sağlık karnesini unuttuğu için sağlık merkezinden geri dönmüştü. Evde arkadaşımın hikâyesini anlatarak gülmüştüm. Bir hafta sonra göz için randevu aldım. Sıra bana gelince, randevularını sarkıtan doktoru eleştirdim. Nihayet koltuğa oturmuş; gözlerimin kontrol edilmesini beklerken, sağlık karnemin yanımda olmadığını fark ettim. Durumu öğrenen, az önce eleştirdiğim doktor, karşılık verme fırsatını hiç kaçırmamıştı. Olayı eşime anlattığımda "Gülme komşuna, gelir başına." deyiverdi. Eğer böyle demeseydi, yaşadığımın bir hafta önce arkadaşıma gülmemin karşılığı olduğunu bilemeyecektim. İnsana şaka gibi geliyor. Hayır, hesapsız davranarak yaptığımız ayıplamaları birer birer yaşayacağız. Gizli kusurları açığa çıkarmaktan veya insanları nedenini bilemediğimiz hatalarından dolayı ayıplamaktan zevk almayacağız. Eğer onlarla özel bir ortaklık kurmayacaksak, insanların özel hayatlarıyla ve kişisel kusurlarıyla meşgul olmayacağız.

Câmiü's-Sağîr, Hadis no: 8869

Dr.Muhammed Bozdağ


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com