Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

İş arama sürecindeki 'boşluklar'

1950'lerde Time Dergisi muhabiri dünyaca ünlü bir piyanistle röportaj yapar. Muhabir sorar: "Piyano çalmanın en zor tarafı nedir?" Piyanist bir süre düşündükten sonra cevap verir:

" Notalarla bir sorunum yok, onları çok iyi biliyorum fakat notalar arasındaki boşluklar çok zahmetli."

Piyanist ne demek istedi? Piyanoyu çalma konusunda gerçekten yetenekliydi, fakat müziği oluşturmanın inceliğini notalar arasındaki boşlukları doğru kullanarak bulmuştu.

Bugün iş arayanlar kariyer fırsatları ile ilgili çok çeşitli kaynaklardan fikirler alıp, takip edebiliyorlar. İş arama sürecinin nasıl olması gerektiğini anlatan, farklı adımlarını gösteren birçok kaynak mevcut. Her adımda uzmanlaşmak önemliyken, iş arama sürecinde bir de notalar arasındaki boşluğu gözden kaçırmamak kritik bir nokta. Çünkü çoğu zaman işi almak için sadece notaları bilmek yetmiyor.

"Notalar arasındaki boşluklar" gibi iş arama sürecinde de bazı boşluklar söz konusu. Eğitiminiz ya da iş deneyimleriniz çok iyi olabilir, bütün temel taşlar yerinde olsa da küçük ama önemli ayrıntılar sizi yarış dışı bırakabilir. Peki nedir bu boşluklar? Üzerinde çalışarak tüm iş arama sürecini verimli hale getirebilir misiniz? İşte size üzerinde durmanız gereken birkaç boşluk...

Özgeçmişteki "boşluk": tasarım

Özgeçmişinizin yaratacağı etkinin yüzde 50'si tasarımından kaynaklanır. Güçlü bir özgeçmiş tasarımı okuyanı kendine çeker. Kötü düzenlenmiş ve okunması zor bir özgeçmiş, muhtemelen ihmal edilir ve okuyan ne kadar kalifiye olduğunuzu bilemez. Cümle yapısının doğru olmasına ve imla hatalarının olmamasına özen gösterin.

Hedeflerinizi açık ve kesin bir şekilde belirtmek daha büyük bir etki yaratır, okuyanın sizin becerileriniz ve işin gerektirdikleri arasındaki ilişkiyi hemen görmesini sağlar. Eğer ön yazı kısmında kariyer hedefinizden bahsetmişseniz, özgeçmişinizde tekrar bahsetmeyin.

İş görüşmesi öncesindeki "boşluk": hazırlık

Geleceğinizi doğrudan etkileyen görüşme aşaması işe alım sürecinin en önemli durağı ve görüşmeye hazır bir şekilde giderek olumlu sonuçlar alabilirsiniz.

Burada amacınız kendinizi işverene olduğunuzdan farklı tanıtmak ve işi kazanabilmek için yanıltıcı cevaplar vermek olmamalı. İş görüşmesinin asıl amacı, özgeçmişinizdeki bilgilerin kontrol edilmesi, kişisel başarılarınızı ve özelliklerinizi bir kere de sizin ağzınızdan duymak, insan ilişkilerinde ne tür davranışlar sergilediğinizi görmek. Unutmayın, bu noktada ipler sizin elinizde.

Başarılı olmanın yolu bazı yanlışları yapmamaktan geçiyor. İşte en iyi etkiyi bırakmak için iş görüşmesinde kaçınmanız gereken yanlışlar.

İş görüşmesindeki "boşluk": kendini iyi ifade etmek

Heyecanlı ve gergin davranışlar belli bir noktaya kadar her işveren tarafından kabul edilebilir, fakat rahat olmak ve kendine güvenli davranmak olumlu puan toplar. Kendine aşırı güven, iş verende antipati uyandırır. Bu yüzden davranışlarınızda kontrollü ve saygılı olun. Bu, sizin ileride kendinden yüksek mevkide olan çalışma arkadaşlarınıza karşı da saygılı olacağınızı gösterir.

İş görüşmelerinde öncelikle dürüst olmalısınız. Hedeflerinizi, düşüncelerinizi ve tecrübelerinizi açık yüreklilikle ifade etmeniz; ileride sizden, verebileceğinizden fazlasının istenmesini engeller. Bunun yanı sıra vücut dilinizi olumlu bir şekilde kullanmak, iş görüşmesinin işveren tarafından daha olumlu değerlendirilmesini sağlar.


E.Pelin Körfez

TURİZM SEKTÖRÜNDE İLGİNÇ İŞLEYİŞ

Turizm Sektöründe ilginç bir işleyiş söz konusu.1998 Yılında Üniversitedeki Sayın Hocam Yrd.Doç.Dr Ahmet BAYTOK ile bir söyleşimizde aynen şu cümleleri kullanmıştı.''Turizm sektöründeki eğitimsiz,kişiliksiz insanlar yüzünden bu işi bıraktım.Sürekli olarak bir ayak kaydırma yarışı,aman Allahım o ne hız,Ayak kaydıran kaydırana,Bir yerlere gelmek uğruna yalan söyleyen ve hatta rakiplerini haksız ithamlar ile karşı karşıya bırakan insanlar.İşte bütün bu nedenler beni Öğretim görevlisi olmaya itti.'' O dönemlerde sektörde deneyimim olmadığı için bu konuyu tam idrak edememiş olmalıyım ki Sektörde büyük bir azimle çalıştım.Ve zaman içinde anladım ki Sayın Hocam gerçekten haklıymış.1998 yılından Üniversiteyi bitirmiş olduğum 2000 yılı yaz sezonu sonuna kadar sürekli Turizm İşletmelerinde çalıştım.Ve İnanır mısınız bu süre içerisinde hiçbir Turizm işletmesinde Sigortam yapılmadı.Tabi o zamanlar iş bulalım ama nasıl olursa olsun düdşüncesi içerisindeydik.Yani İşletmeler bizim bu durumumuzdan yararlandılar.Bu ne kadar etikti.Tartışılır.Bununla birlikte çalışma saatleri 12, bazen 14 saate kadar çıkabilmekteydi.Öğrenci olmamızdan mı? bilmem,Bu konularda sesimizi çıkararamamız,sessiz kalmamız,saygı değer işverenlere kazandırdığı için, bizler için olumlu referans vermelerine neden olmaktaydı.Zaman içerisinde Haklarımızı öğrenmemiz,sorup,soruşturmamız biz değerli turizm çalışanlarınında sesini çıkarmasına neden oluyordu.Örneğin Turizmin kendi tabirleri ile ...liğini bildiklerini iddia eden Önbüro Müdürleri ,çalışanları kendi işlerini gördürmek amacı ile hep bir alt kadrolarında çalıştırmak istedikleri personele hep''Seni yetiştireceğim,bak bizim başka otellerimizde var''ya da'' Şirket seneye yeni otel kiralayacak seni oraya müdür yapacağım.''gibi yalanlar söylerler.Oysa bu kişiler Front Deske çıkmaya korkan,elleri titreyen,Bir yabancı dili bile konuşmaktan aciz yalancılardır,Ve İnsanları kullanarak,yalanlar ile geldikleri mevkileri korumak amacı ile her türlü yola başvururlar.İşte sektörden bu pislikleri temizlemek gerek.Ayrıca büyük Turizm Duayenleri vardır ki,Gazetelerde,televizyonlarde ,hatta ineternetteki sitelerde isimleri böyle geçer.Arka planda yapmadıkları haksızlık kalmaz.İşte bu tarz insanları Turizm çalışanları yüceltir.Nasıl mı? Bu adamlar turizm çalışanlarının SSK'sını ödemezler.Maaşlarını ödemezler.Varsın turizm çalışanın siz değerli Turizm duayenlerine sadakası olsun.

Bir İlginç nokta daha var ki,bu nokta işte en ilginci;

Şimdi bir işletmede iki veya üç yıl çalışmışsınız ve birden bire işten çıkarılıyorsunuz yada haklarınızı alamadığınız,çalışma şartlarınız iyileştirilmediği için siz ayrılıyorsunuz,Yeni bir işe başvurduğunuzda ayrıldığınız işyeri hakkınızda olumsuz referans vermekte.

Eh be kardeşim,bu adam iki sene zarfında iyiydi.Şimdi Haklarını aradığı için mi kötü oluyor?

Niçin ekmeğine taş koymaya çalışıyorsunuz.

İşte bu yollarla Türkiye kaybediyor.Kalifiye,Eğitimli iş gücü sektörden kaçıyor.tıpki Ahmet Hocam gibi,Üniversitede Turizm Bölümünü bitiren ve bu işi yapmayan onlarca arkadaşım gibi.İşveren belki kısa vadede kazandığı para için seviniyor.

Ama eğitimli kalifiye Personeli kaçırarak bindiği dalı kesiyor.ayrıca Ahlaka önem veren bir toplum için bu davranışlar hiç etik değil.

Şimdi bir soru:Aç olduğu için bakkaldan ekmek çalan mı daha hırsız,Yoksa İşçisine şu yukarıda anlatıığım şekilde davranan mı?

Eğitim insan hayatında elbette önemli.Yanlız Ahlakla birlikte değerlendirilmediğinde topluma zarar veriyor.Gerçekten eğitimli ve ahlaklı insanlarda bundan zarar görüyor.

Turgay GENÇ

10.08.2007


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com