Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Paraları mezara mı götüreyim yani?

Merak eder dururdum. Özellikle Bolu'dan her geliş-geçişimde mutlaka takılırdı kafama. Bolu denince aklıma ilk olarak onun adı gelirdi. Köroğlu'ndan da, Abant'tan da önce. Daha yaşarken adı bir üniversiteye verilecek kadar neler yapmıştı? Önemli bir insandı da neden gazetelerde-televizyonlarda boy göstermiyordu?
 

Bu tür sorulara cevap aramak maksadıyla yaptığım çalışma esnasında hayretler içinde kaldım. Yaptıklarını günümüzde yaşayan bir insanın yapmasına aklım yatmadı. Önce şüpheye düştüm. Mutlaka bir çıkarı vardır da hayır hasenata bu kadar önem veriyordur' diye düşündüm. 'Bu devirde böyle de insan olur mu ? ' dedim kendi kendime. Tarihin derinliklerinden çıkmış bir 'abide şahsiyet miydi? 'İzzet Baysal.

Telefonla konuştuktan sonra buluşacağımız Karaköy Tersane Çaddesi'ndeki İzzet Baysal Vakfı'nın merkezini epeyce aradıktan sonra güçlükle buluyorum. lOO'e yakın eğitim ve sağlık kuruluşu vakfeden İzzet Baysal'ın odasına girince şaşkınlıktan donup kalıyorum. Yoksa yanlışlıkla başka bir yere mi geldim diye telaşlanıyorum. En fazla 10 metrekare genişliğinde L biçiminde bir oda. İçeride bulunan masa ve L koltuklann en azından yirmi yıllık olduğunu söylemek için uzman olmak gerekmiyor. Telefon, sehpa ve makam koltuğu ise daha eski. Yerdeki halıfleks yer yer delinmiş. Herşeyin eski ama tertemiz olduğu oda içinde, yeni şeyolarak sadece duvarda asılı duran bir iki berat dikkat çekiyor. İzzet Baysal'ın yeğeni olmanın da ötesinde; evladı, vakfın sahibi, sağ kolu, yardımcısı, her şeyi olan Ahmet Baysal, "Üst katta çok büyük bir vakıf merkezi hazırlamıştık. Çok da güzel tefriş etmiştik. Açılışta görünce çok üzüldü. 'Neden bu masrafları yaptınız' dedi. Hemen ertesi gün bütün malzemeleri bir hayır kurumuna hibe ettik. Bütün katı kiraya vererek gelirini vakfa aktardık. Vakıf merkezini de buraya taşıdık" dedi. Merakımızı gidermeye çalışırken, hayretirniz daha da artmıştı.

İşte böyle bir insan; yaşı 88 olmasına rağmen canlılığından bir şey kaybetmeyen "vakıf insanı" İzzet BaysaL. Sorulanmızı cevaplarken kısa ve öz konuşmaya özen gösteriyor. Yaşlılığından değil bu özelliği. Ağzından tek bir fazla kelime çıksın istemiyor. Yeğeni ve sülalesinin tek erkek evladı Ahmet Baysal yardımcı oluyor bize. Vakıf merkezindeki sohbetten sonra akşam da Sarıyer Büyükdere Caddesi'ndeki evine gidiyoruz. Evi de çok tertipli, düzenli olmasına rağmen büro kadar mütevazı değiL. Her tarafkitap dolu. Elhasıl, günümüzde zor bulunur bir insan İzzet BaysaL. Biz çok memnun olduk tanıştığımıza. Sohbetimizi okuduktan sonra sizin de memnun kalacağınız ümidini taşıyoruz:
 

TÜRKIYE'DEKİ İLK CIDDI SANAYICI

- Bir çok insan sizi tanımıyor. Hayatınız hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Bolu'da doğdum, ilk ve orta tahsilimi Bolu'da yaptım. Sonra İstanbul'a geldim. Şimdiki ismi Mimar Sinan Üniversitesi olan eski akademide okudum. Yüksek mimar oldum. Ondan sonra da müteahhitlik yaptım. Daha sonra ticarete atıldım, fabrika kurdu k. Türkiye'deki ilk ciddi sanayici sayılabilirim. Koç'lardan, Sabancı'lardan önce 1950'lerde ilk sanayi tesisini kurmak bize nasip oldu.

- Geçtiğimiz günlerde mezar yerinizle ilgili bir tartışma sebebiyle kısa da olsa gündeme geldiniz. Neden herhangi bir mezarlığa değil de Bolu'da adınızı taşıyan üniversitenin bahçesine gömülmek istediniz? Nereden bu çıktı mezar tartışmaları?
 

Üniversite kampusüne gömülme isteğimin yerine getirilmesi için B'akanlar Kurulu'nun kararı gerekiyordu. Teklif, DYP'li bakanlar tarafından gündeme getirildi. Ancak SHP'li bakanlar buna karşı çıkarak bir süre engellediler. Karşı çıkma sebebi olarak da, bu yöndeki isteği kabul edilmeyen Aziz Nesin'i gösterdiler. Sonunda kabul edildi. Allah kısrnet ederse öldükten sonra Bolu'da üniversite kampusüne gömüleceğiz. Kararın çıkmasını cumhurbaşkanımız da çok istiyordu. Sonuca o da sevindi.
 

- İzzet Baysal Vakfı'nı kurma düşüncesi nasıl doğdu?

Hayatımız boyunca çalıştıktan sonra Allah 5-10 kuruş verdi. Arkadan işimizi devam ettirecek erkek evladımız da yok. Mezara götüremem diye buradaki hayır işlerini' yapmaya karar verdim. Vakfı kurma düşüncesi böyle doğdu. Memlekete faydalı olacağına inanıyorum. Muhtelif şeyler yapıyoruz; okullar, sağlık ocakları, huzurevieri yapıyoruz. Vakfın amaçlarını yerine getireceğine inanıyorum. Benimki amacına ulaşıyor belki ama benim esas isteğim, diğer zenginlerin de bu tür hayır işlerine ağırlık vermeleri. O zaman memleket daha kolay kalkınır. Eskiden hayır işlerine çok önem verilirmiş. Şimdiki zenginler ceplerini düşünüyor. Onun için hayır işlerini akıllarına bile getirmiyorlar. Bizim vakfın bir özelliği var.. Koç gibi, Sabancı gibi, diğer işadamlarının vakıflarının masrafları gider olarak vergiden düşülürken bizim vakfımız bunlar gibi yapmıyor. Önce gelirlerimizden vergimiz veriliyor, kalan para hayır hizmetlerine ayrılıyor. Vakfın yaşamasını sağlayacak bazı gelirler tesbit ettik. Bu gelirlerin miktarı bu sene için 200 milyar lira civarında. Vakıf senedinde yer alan kaynaklar ise aynen korunuyor.

- Siyasete atılarak memlekete siyasetçi olarak hizmet etmeyi hiç düşündünüz mü?

Hayır. Siyasete atılmayı hiç bir zaman düşünmedim. Üzgün de değilim. Siyasilere acıyorum; neden böyleler diye... Şimdiki siyasilere çok kızıyorum. Yeterince para alıyorlar ama bir şeyler yapmaya niyetleri yok. Kendi okuttuğum öğrencilere dua ediyorum her zaman. Memleketi bugünkü politikacılardan kurtarsın diye. İnşaallah kurtarırlar.
 

PARALARI MEZARA MI GÖTÜREYIM YANI

- Türkiye şartlannda zengin, hatta çok zengin sayılabilecek insanlardan olmanıza rağmen neden bu mütevazı yaşantıyı seçtiniz?

Yerinde olmayan yere bir kuruş sarfetmek istemem. Yerinde de , özellikle hayır konularında elim çok açıktır. Hayır yapmaktan geri durmam, hatta büyük zevk alırım. Tutumluluğtım israfın düşmanı olmamdan kaynaklanır. Yeğeni Ahmet Baysal giriyor araya; 'Aldığı tabakta tek bir tane olsun yemek bırakmaz. Biz dahi yanındayken bu konuya çok dikkat ederiz. Lokantaya gidince ısrarla ne kadar yemek istediğini söyler ve fazla getirince de çok kızar. Bardağına aldığı suyu bile ölçülü alır ve geriye bir damla komaz' diyor. Cimri değil tutumluyum. Sıfırdan başlayıp bu hale geldim. Hayatım boyunca bir çok zorluklarla karşılaştığım için belki, kazandığımın kıymetini iyi bilirim. Tutumlu olmak biraz doğuştan olan bir şey. Yeğen Ahmet Baysal, lafa girip şunları söylüyor: 'Amcam çok çalışkandır, tuttuğunu koparır. İsraf tan kaçar ve sabreder. Bu üç vasfı amcamı İzzet Baysal yapmıştır. Kurduğu sanayi tesisinin hikayesi de öyledir. Başkası olsa o işi bırakırdı, devam etmezdi. Fakat o sabretmiştir, devam etmiştir. Başarıya kadar götürmüştür. Bugün toplumumuzun en büyük eksikliklerinden birisi; sabretmeyi bilmiyoruz. '

- Neden diğer zenginler gibi sosyal faaliyetler değil de hayır-hasenat yapma yolunu seçtiniz?
 

50-60 SENE ONCE INSANLAR DAHA INSANDI

Bu dünyadan fazla bir şey istemediğim için hayır hasenata fazla önem veriyorum. Hayatım her zaman mütevazıydı. Evde giyeceğim, yiyeceğim var. Gezrnek istediğim zaman geziyorum. Ne yapayım başka? Paralarla mezara mı gideyim yani?

- Cumhuriyetin ilk dönemlerinde müteahhitlik yaptınız. O günkü müteahhitlerle bugünküleri karşılaştırırmısınız?

Bizim müteahhitlik yaptığımız senelerde müteahhitler daha dürüsttü. Yaptığı işi daha bir isteyerek, severek yapıyordu. Şimdikiler ise, işin üzerine fazla düşmüyorlar. Bundan 30-40 sene önce, 50-60 sene önce bu memleketteki insanlar daha insandı yani... Daha dürüsttü. Bugünkülerle kıyas kabul etmezlerdi.

-Hayatınızda tattığınız en büyük acı hangisi?
 

İlk eşimi kaybettiğim günkü üzütttüm hayatım boyunca devam etti. Yani hayatıma maloldu. Sağolsaydı eşim, iki tane erkek çocuğum olacaktı. Benden sonra işleri onlara devrederdim. Şimdi yeğenim var ama o da aşağı yukarı yaşlandı. Bir erkek evladımız da yok yani...

- Hayatınız boyunca bankalara çok uzak bir insan olarak tanınmanızı neye bağlıyorsunuz?

Ömrümde bir defa banka kredisi kullandım. O da devlet bankasından. O gün için çok da ufak bir meblağdı. Onu da vaktinden çok ewel kapattım ve bir daha da almadım.

- Evinizin her tarafı kitap dolu. Zor olmuyor mu bu yaşta kitap okumak? '

Hayır hiç de zor olmuyor. En büyük zevkim. Çok kitap okuyorum. Kitap okumaktan başka hiç bir şeyle uğraşmıyorum. Televizyon seyrederken bile gözümle kitap okurum. Evimde binlerce kitap var. Şimdilerde okuması kolay olduğu için genellikle roman ve mizah kitapları okuyorum. Hafızamda kalabilsinler diye.

- Dini inançlannız nasıl?

Dini inançlarımın hayatımda önemli bir yeri var. 50 seneden beri namaz kılıyorum. Gündüz kılamasam bile akşam gider evde ewela namazımı kılarım. Son bir-kaç yıla kadar orucumu da tuttum. Şimdi ise sağlığım müsaade etmiyor.

- Pişmanlık duyduğunuz, keşke şunu da yapsaydım dediğiniz şeyler var mı?

Hayatım boyunca keşke şunu'da yap'saydım dediğim tek konu; vakfı çok geç kurmamdır. 8-10 sene önce kurduk vakfı. Vakfın kıyamete kadar devam etmesini istiyorum.


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com