Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Dilerim Hayatınız Boyunca Yaşarsınız


7 Haziran Cuma öğle vakti, şirket dışında gerçekleştirdiğim toplantıyı bitirip arabamla boğaziçi köprüsünden ofise dönerken ağırlaşan trafikle köprüden adım adım ilerlemeye başladım. Önce bir kaza olduğunu düşündüm. Biraz daha ilerleyince köprünün korkuluklarında aşağıya atlamak niyetinde olan bir adamdan kaynaklanan bir yoğunluk olduğunu anladım. Ağır ağır ilerleyen trafikte adamla aynı paralele gelince göz göze geldim. Öylesine enteresan bir duyguydu ki tasvir etmek pekte kolay değil. Bir şeritte akan trafik, hayat; diğer yanda durulmasına, bitmesine karar verilen bir hayat. Biran arabayı durdurup adamla konuşmayı çok istedim. Hızı iyice azaltmıştım ki hemen arkamdan gelen, beklemekten bunalmış araçların korna sesleri ve polislerin uyarıları devam etmemi sağladı. Biraz hızı artırmaya başlamıştım ki arka tarafımdaki araçtan gelen ısrarlı korna yüreğimi ağzıma getirdi. Dikiz aynasından geriye baktığımda bir cenaze arabası olduğunu farkettim. Hayat, ölüm ve ikisinin ortası. Dünyanın merkezi bu an ve burası diye düşündüm. Daha sonra gazetelerden okudum ki 400 milyonluk borcunu ödeyemediği için intihar etmeye kalkan bir kişiymiş. Hayat bu kadar basit miydi ya da kendini öldürmeye karar vermek bu kadar kolay mıydı? Son bir kaç ayın köprü intihar teşebbüsü rakamlarına bakarsanız rakamın 10’un üzerinde olduğunu görebilirsiniz.. Yaşamanın herkes için çok kolay olmadığını kabul ediyorum ama yaşamı son erdimenin mantığını da anlamıyorum. Hiç bir gerekçe yaşamı son erdirmek ve sevdiklerimizi üzmek için haklı bir neden olamaz. Ben buna korkaklık, acizlik, güçsüzlük derim. Sen parasızlık nedir bilemezsin diyemezsiniz. Çünkü ben parasızlık nedir biliyorum. Hem de gayet iyi biliyorum. Ekmeğin de önemini biliyorum, emeğin de. Bunu ben de biliyorum ailemde. Bu yüzündendir ki ilk profesyonel iş hayatımda aldığım maaşla babama “ Oğlunun ilk maaşıyla eve ne almasını istersin?” dediğimde “Ben oğlumun ilk maaşıyla oğlumun ekmeğini yemek isterim” demişti.
.
Para kazanma mücedelesinin ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Çalışmanın, mücadele etmenin ne kadar özel olduğunu da biliyorum. Biliyorum çünkü ben bu mücadeleleri en derinden veren insanlardan biriyim. İlkokul yaşantım boyunca pazarlarda limon satarak aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışırdım. Ortaokul, lise, üniversite yaşantımda çeşitli yerlerde çalışarak geçti. Kimi zaman kırtasiyede, kimi zaman lokantada, kimi zaman bir barda çalışarak aileme destek olmaya, kendi ihtiyaçlarımı aileme yüketmeden çıkartmaya çalıştım. Sevildiğimde oldu, itildiğimde; övüldüğümde oldu, sövüldüğümde ama ben onurlu bir mücadele verdiğimi hiç unutmadım. Hayatın tercihlerden oluştuğunu biliyordum. Çalışmak ya da çalışmamak, mücadele etmek ya da etmemek, sabretmek ya da çekip gitmek. Ben tercihlerimi yaparken bencil olmamayı ve gelecekte bana kazandıracağı şeyleri tercih ettim. İş yaşamımdaki tercihlerim beni bugün uluslarası bir firmada yöneticilik yapacak boyutlara taşıdı. Bugün o dönemlerde verdiğim mücadelelerin beni ne kadar güçlü kıldığını gururla söylüyorum. Böylesine onurlu bir güce sadece iş yaşamımdaki doğru tercihlerimden sonra ulaşmadım. Ben asıl tercihimi ölüm ve yaşam arasında yaparak güçlendim. Hayatımın baharında kanser olup aylarca ölümle boğuştum. Benimle aynı hastalığa yakalanan bir çok kişi ölürken ben yaşamayı, mücadele etmeyi tercih ettim. Çünkü ben çok özel bir insanım. Dünyada bir başka Ercan Kaşıkçı yok. Aynı adı soyadı taşıyan birileri olabilir ama benim gibi düşünen, benim gibi özelliklere sahip olan bir başka ben yok. Yani ben tanrının yarattığı eşi olmayan tek insanım ve benden önce beni yaratmadı, benden sonrada beni yaratmayacak. Böylesine ayrıcalıklı yaratılmış iken neden tercihlerimizi pasiflik, güçsüzlük yönünde yapıyoruz ki? Mutlu ya da mutsuz olmak ; sağlıklı ya da sağlıksız olmak bize bağlı. Ben hasta iken sağlıklı olma yönünde bir tercih yaptım ve buna inandım. Şimdi sağlıklı ve yaşam doluyum. Negatif düşündüğünüzde, negatif, öfkeli karar verdiğinizde, sözler söylediğinizde nefesiniziniz, ağzınızdan çıkan havanın zehir saçtığını biliyor muydunuz? Yanlış okumadınız bu anlarda dilimizde, nefesimizde tıpkı zehirli bir yılandaki gibi zehir oluşuyor. Bu özellikteki insanlar ve böcekler üzerinde yapılan deneylerde insanların nefesiyle böcekleri öldürdüğü, zehirlediği ortaya çıkıyor. Öfkeyi, mutsuzluğu sıkça tercih eden insanların kendini nasıl zehirlediklerini tahmin edebilir musunuz? Yaşam o kadar kısaki tek olmanın, ayrıcalıklı olmanın farkına varıp, neden ne olursa olsun yaşama dört elle sarılmanın önemini anlamalıyız. Ne mutsuzluğu , öfkeyi tercih ederek kendinizi zehirleyin, ne de intihar girişimlerinde bulunarak sevdiklerinizin hayatını zehir edin.

Dilerim hayatınız boyunca yaşarsınız

ERCAN KAŞIKÇI


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com