Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Zekat Kimlere Farzdır?

Zekâtın farz olması için şu şartların bulunması gerekir:

a) Mükellef olmak. Hanefîlere göre, zekâtla yükümlülük için, müslüman olmanın yanında, akıllı olmak ve ergenlik çağına ulaşmış bulunmak da gereklidir. Çünkü gayri Müslimler, akıl hastaları ve çocuklar namaz ve oruç gibi ibadetlerle yükümlü olmadıkları gibi zekâtla da yükümlü değildirler. Zekât bir ibadettir. İbadetle sorumluluk ise ergenlik ve temyiz çağına ulaşmakla başlar. Hanefîler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, zekâtın farz olması için ergen ve akıllı olmak şart değildir. Bu yüzden çocuğun ve akıl hastasının mallarından da zekât vermek gerekir. Zekâtı bunlar adına velî veya vasîleri öder. Dayandıkları delil şu hadistir: “Malı bulunan bir yetimin velisi olan kimse, bu malı ticaretle çalıştırsın, malı bırakıp da zekât onu tüketmesin.” Bu müctehitlere göre zekât mala bağlı bir yükümlülük olup, akrabalık nafakasında olduğu gibi, müslüman ailenin bir ferdi olan mal sahibinde, ehliyet şartları aranmaksızın gerekli olur.



b) Nisap miktarı mala sahip olmak. Temel ihtiyaçlardan ve borçtan başka nisap miktarı veya daha fazla bir mala sahip olmak gerekir. Zekât dışı tutulan temel ihtiyaçlar şunlardır: Mesken olarak oturulan ev,evin eşyası, giysiler, binit aracı, mesleği ifa amacıyla kullanılan kütüphane, iş âletleri, üretim için kullanılan fabrika binası, makine, tezgâh vb. aletler, yine kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin bir aylık- daha sağlam görülen başka bir görüşe göre bir yıllık- mutat harcamaları zekâttan muaftır.

Zekâtla yükümlü olmanın asgarî sınırı sayılan nisap miktarları, zekâta tâbi her mal için, Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî miktarlar o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü gösterdiği gibi, sonraki dönemlerde de “zekât nisabı” adıyla aynen korunmuşlardır. Buna göre fakihler toprak ürünleri dışında, zekâta tâbi bütün mallarda nisabın şart olduğunda görüş birliği içindedirler.

Hadislerde mal çeşitlerine göre belirlenen nisap miktarları şöyledir: Altının nisabı yirmi miskal, gümüşün nisabı iki yüz dirhem, koyun ile keçinin nisabı kırk, sığır ile mandanın nisabı otuz, devenin nisabı da beştir. Ebû Hanîfe dışında çoğunluğa göre, tarım ürünlerinden de beş vesk (yaklaşık 653 kg.,. Kûfeliler’e göre yaklaşık 1 ton) nisap olarak belirlenmiştir. Bu miktarlara ulaşmayan mallar için zekât gerekmez. Nisap miktarları, bu çeşit mallara sahip olanlar bakımından zenginlik sınırını ifade eder. Şah Veliyyullah Dehlevî (ö.1176/1762) zekât nisap miktarlarının Hz. Peygamber döneminde karı, koca, bir çocuk ve hizmetçiden oluşan çekirdek ailenin bir yıllık geçim harcamalarına denk olduğunu belirtir.

NAKİT PARA, ALTIN, GÜMÜŞ VE TİCARET MALLARININ ZEKATI NE KADARDIR?

Nakit para, altın, gümüş, döviz gibi değerleri olan bir aile reisi, bir aylık veya bir yıllık mutat aile masraflarını ve borçlarını düşüp, kesin alacaklarını ekledikten sonra elinde 96 gr. altın değerinden daha fazla meblağ kalır ve üzerinden de bir yıl geçmiş bulunursa yüzde iki buçuk üzerinden zekât vermesi gerekir.

Alıp satmak amacıyla elde bulunan mallara ticaret malı (urûz) denir. Bu amaçla elde bulunan tüm iplik ve tekstil ürünleri, gıda maddeleri, temizlik malzeme ve deterjanları, konfeksiyon ürünleri, market ve süper marketlerde satılan meşru bütün mallar, acente, distribütör ve galericilerin ellerinde kendi mülkiyetlerinde bulunan araçlar, yedek parça ve benzeri ürünleri satanlar zengin olarak üzerlerinden bir yıl geçince, sözü edilen ticaret mallarının ve ellerindeki nakit paranın yüzde iki buçuğu zekât olarak tahakkuk eder. Bu zekâtı mal olarak verebilecekleri gibi, peşin bedeli üzerinden hesap çıkarmak suretiyle para karşılıklarını da verebilirler. O yıl zarar etseler bile ellerinde kalan mal, nisabın üzerinde olduğu sürece zekâtını hesaplayıp vermek gerekir. Buna göre zekât kârdan değil sermayenin bütünü dikkate alınarak verilir.

Komisyon usûlü çalışan ve zengin durumunda bulunan emlâkçi, galerici, kabz-ı mal gibi esnaf, yıllık geliri üzerinden yine %2,5 zekâta tabi olur. Ancak sermaye ile emlâk veya müteahhitlik işi yapanlar kendi mülkiyetine aldıkları arsa, daire, dükkân vb. yerleri satışa arzetmiş durumda oldukları takdirde, bunlar da ticaret malı sayılır ve kıymeti üzerinden %2,5 zekât gerekir.

Kirada olan daire, dükkân, arsa, işyeri, depo vb. akarlar veya otomobil, kamyon, tır, uçak, gemi vb. taşınırlar ise kira geliri üzerinden yıl sonunda elde ne kalırsa, bunun %2,5’u üzerinden zekâta tâbi olur.


Prof.Dr.Hamdi Döndüren


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com