Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

DUA

Dua’nın Türkçesi, davet etmek, ilgilenmek, yardım istemek ve çağırmak manalarını içerir. Allahu Tealaya yalvararak, muradını dileğini istemektir. Allahu teala dua eden müslümanları sever. Dua aslında bir ibadettir. Dua müslümanların silahı ve yoldaşıdır. Gelmiş ve gelecek olan musibetleri ancak dua ile geri çevirebiliriz. Kuran-ı Kerimde mealen “Bana halis kalp ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim” diye buyuruyor yüce mevlamız. (mümin suresi 60)
Allahu Teala ben sizlere yakınım bana dua edenin duasına icabet ederim diyor. Bu ne nicelik ve ve şeffaflıktır. Bizler elimizi açıp dua edeceğiz. Rabbimiz kabul edecek. Rabbimizle aramızda ne kadar kuvvetli bir bağdır bu. Bizi bizden daha fazla düşünen Rabbimize karşı ne kadar mükemmel olsakda dahi azdır.
İbni meymun selman El-farisi rivayet ediyor: Resulullah (sav) buyuruyorki: Kul iki elini açacak Allahu Tealadan hayır temenni ederse, Allahu teala onları boş olarak geri çevirmekten haya eder”.
Her zaman hayırları isteyeceğiz. Bizler beşer şaşarız. İsteklerimizin hayırlı yada şer olacağını bilemeyeceğimiz için dumızda herzaman hayırların istenmesi, gerektiğini çok açık bir şekilde peygamber efendimiz buyuruyor. Bize hayırlı gibi gözüken şerde çıkabiliyor. En iyi bilen rabbimize acele etmeden istikrarlı bir şekilde isteyeceğiz. İnsan hayra dua eder gibi şerre de dua edebilmektedir. İnsan çok acelecidir.(isra11) insanoğlu dua eder istekleri olmayınca duam kabul olmadı der. Allahu Tealaya dua etmek ona zor gelir ettim istedim ama olmadı der. Gece, gündüz istedim, yalvardım, yakardım ama sanırım kabul olmadı yine insan. Dua adiyoruz ama istemeyi biliyormuyuz acaba. Gerçek anlamda samimimiyiz, duygularımızı gösterebiliyormuyuz. Bize isteyi veren Allah o dualarda nasıl isteyeceğimizide bizeöğretiyor. Kendisine en güzel ,en müeeser duaları öğretilende yine Allah resuludur. Zira dua ile kapısı çalınan zatı en iyi bilip tanıyan odur.
Allah resulu duaları hayatının içine paylaştırmış ve hep bu nurlu yoldan kendisine yol belirlemiştir. Dua onun dudaklarından eksik olmayan gönlünde tutan efaganıdır. O bir an dahi duasız olmamıştır. Allahın Elçisi iken duayı baş tacı yaparken asıl duaya ihtiyacı olan bizler elimizi ne kadar dua için açıyoruz. Rabbimizden ne kadar istiyor. Ne kadar duaya ihtiyacı olan kardeşlerimiz için onlara dua ediyoruz. Biliyoruz kı dunya duayla ayakta kalmaktadır. Neden rabbimizin kapsınıda sabahlamıyoruz. Neden namaz sonunda uzun uzadıya dua edemıyoruz. Bazen oluyorkı dua bile etmeden seccadeden kalkıyoruz.
Ondan başka gidilecek bir yerimizin olmadığını biliyoruz. Bizi en iyi anlayanın o olduğunu ve isteklerimizin sadece onun tarafından verildiğini biliyoruz, ve tasdik ediyoruz. Allahu Tealaya itaat ediyor ve peygamberimizin yolunda gidiyormuyuz. Helal lokma yiyor ve yemek için çaba gösteriyormuyuz. Kuranı önderimiz olarak görüyor ve okuyormuyuz. Rabbimizden isterken onun bize verdiği nimetlerden helalce faydalanabiliyormuyuz. Ona şükrediyor ve elimizdekinin hesabını verebileceğimizi inanıyormuyuz. Bu haller üzereyken nasıl duamız kabul olmaz.

Varmı ondan başka gidebileceğimiz bir kapımız.
Varmı ondan başka sığınacağımız bir liman.
Varmı bizi daha iyi anlayacak biri.
Varmı ...


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com