Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Aldatmak

Allah ticareti helal kılmış (1) ve Hz.Peygam-ber (s.a.v.), "Rızkın onda dokuzu ticarettedir." (2) ve yine "Bereket ticarettedir." (3) buyurarak, insanları ticarete teşvik etmişlerdir. Ancak bunu yaparken dikkat edilecek hususlar vardır.

Aldatmak; yanıltmak, hile ve oyuna getirmek, kandırmak, iğfal etmek, dolandırmak, sözünde durmamak, beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin ilgisizliğinden, bilgisizliğinden, dikkatsizliğinden yararlanarak zarara sokmak, ihanet etmek gibi anlamlara gelir.

Aldatmak, Kur'an-ı Kerim'de münafıklara yakışan çirkin bir huy olarak belirtilmiştir. Müslüman'ın böyle bir nifak alametini üzerinde taşımaması için; kesinlikle hilekârlığa, dolandırıcılığa ve başkalarını aldatmaya yeltenmemesi gerekir. Mü'min, adı gibi emin olmalı, her türlü muamelesinde dürüst olmalı, doğruluktan asla ayrılmamalı, yalana, hileye ve aldatmaya asla tenezzül etmemelidir.

Ticari faaliyetlerde de tüketiciyi aldatacak davranışlardan kaçınılması istenmiştir.80

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: "Rasülullah (s.a.v.) çarşıda rastlayınca elini (buğday) yığınına daldırıp çıkardı. Parmaklarına rutubet bulaştı. Adama: "Ey satıcı nedir bu?" diye çıkıştı. Adam: "Ey Allah'ın Rasülü, yağmur ıslattı." deyince, "Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlayamaz miydin? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir." buyurdu. (4) Bu hadis, alım satımlarda hile yapmanın, bir müslümanı aldatmanın haramlığına delalet eder. Bu hüküm hakkında icma vardır. (5) Bir adam, Rasülullah (s.a.v.)'a alış-verişte aldatıldığını söyledi. Rasülullah (s.a.v.) adama: "Alışveriş yaptığın kimseye, "aldatmak yok, de" buyurdu. (6)

"Eksik ölçüp tartanların, ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler. Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıklannda ise eksik ölçer ve tartarlar.Onlar düşünmezler mi ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler. Öyle bir gün ki, insanlar o günde alemlerin Rabbi'nin huzurunda divan duracaklar." (82 Mutaffifin, 1-6)

Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde Medine halkı ölçü ve tartı konusunda çok haksızlık yapan kimselerdendi. Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu. Allah Resulü onlara bu ayetleri okudu ve şöyle buyurdu:81

Beş şeye karşılık beş şey vardır ve şunlardır:
a) Bir toplum ahdini bozarsa, Allah onlara düşmanlarını musallat eder
b) Allah'ın indirdiği şeylerle hükmetmezlerse, aralarında fakirlik yayılır
c) Fuhuş yaygınlaştığı zaman, ölüm yaygınlaşır
d) Ölçü ve tartıyı eksik yaparlarsa, kuraklık ve
kıtlığa uğrarlar
e) Zekat vermezlerse, yağmurları kesilir. (7) Hz.Peygamber (s.a.v.), satıcılara şu tavsiyeyi
yapmıştır: "Tart ve (biraz) ağır tart. Vereceğiniz şeyi tarttığınız zaman tartınızı ağır yapınız." (8)
Tartılan malın biraz ağır tutulması müstehaptır.
Satılan malın ayıp ve kusuru da müşteriye bildirilmelidir.
"Müslüman bir kimsenin, bir malda kusuru olduğunu bildiği halde, müşteriye haber vermeden satması haramdır." (9)
"Müslüman müslümanın kardeşidir. Kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan din kardeşine satması, müslümana helal olmaz." (10)
"Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah'ın gazabı altındadır ve melekler devamlı ona lanet ederler." (11)

Alış-veriş yaparken yemin etmek de yasaklanmıştır:

"Ey tacirler topluluğu! Şüphesiz (çoğu zaman)82
alış-verişte (yalan) yemin ve yararsız (boş) laf bulunur. Bunun için siz ona (alış-verişe) sadaka karıştırınız." (12) Sadakalar Allah'ın gazabını söndürür.
"Alış-verişte yemin etmekten sakınınız. Çünkü yemin (önce) malınıza revaç (rağbet) kazandırır, sonra (malınızı) mahveder (bereketini giderir)" (13)

Görüldüğü gibi Hadis-i Şerifte, kişinin malını satmak için yemin etmesinin caiz olmadığı ifade edilmektedir. Yemin etme iki suretle olur:
a) Yalan yere yani malda olmayan bir özelliğin olduğunu iddia ederek, bir kusurunu gizleyerek veya kendisine pahalıya mâl olduğunu söyleyerek yemin etmek. Şüphesiz yalan yere edilen yemin, ticaretin dışında olduğu gibi ticarette de haramdır, son derece günahtır.
b) Yalan yere olmamakla birlikte, malın revaç bulmasını, satışını sağlamak için edilen yemin. Hadis'te, men edilen yeminin, yalanla kayıtlı olmayışı; bu şıkkın da hadisin hükmüne girdiğini gösterir. Dolayısıyla, yalan olmasa bile satış esnasında yemin etmek doğru değildir. İmam Nevevi bu konuda şöyle der: "Zaruret yokken, yalan yere olmasa bile yemin etmek mekruhtur. Hele bu, malın rağbet görmesini temin için olursa daha da fenadır, çoğu zaman müşteri de bu yemine kanar."83

Yemin, görünüşte malın satımına fayda sağlasa da, bu hayırlı bir satış değildir ve sonuçta bereketini götürür.
"Üç kişi vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elim bir azap da vardır: (Bunlar), elbisesini (kibrinden dolayı) ayak topuklarının aşağısına kadar sarkıtan, verdiğini başa kakan ve yalan yeminle malına revaç (rağbet) sağlayan kimselerdir." (14)

Mal fiyatlarını sun'i olarak yükseltecek spekülatif müdahaleler de yasaktır.

Ebu Hureyre (r.a.) der ki: "Rasülullah (s.a.v.) şehirlinin köylü adına alış-veriş yapmasını, alıcı olmadığı halde alıcı imiş gibi görünüp yüksek fiyat vererek fiyatı artırmayı, iki kimsenin başlattığı alış-veriş muamelesi tamamlanmadan bir başkasının aynı mal üzerinde alış-verişe girmesini, bir kız istenmiş iken ona talip (dünürcü) olmayı, bir kadının -kız kardeşinin kabındakini almak için-kocasına onu boşamasını talep etmesini yasakladı." (15)

"Kişi, din kardeşinin satışı üzerine satış yapamaz ve onun pazarlığı üzerine pazarlık etmez." (16)
"Malı satın alamayacaksanız, müşteri kızıştırmak için fiyat artırmayınız." (17)
Sütlü görünsün de fiyatı artsın diye hayvanı84
sağmayıp sütünü memesinde bekletmek de doğru değildir.

"Malını satmak için gelen kafileleri (yolda) karşılamayınız. Bazılarınız bazılarınızın satışı üzerine satışta bulunmasın. Deveyi (ineği) ve koyunu, sütlü görünsünler diye sağmayı terk edip memesinde bekletmeyin. Bu durumda olan bir hayvanı alan kimse, onu sağdıktan sonra şu iki şey arasında muhayyerdir: O şekliyle razı olursa malı alıkoyar, razı olmazsa hayvanı bir sa' hurma ile birlikte geri verir." (18)

Etli görünsün diye hayvanlara bol yem ve tuz verip, ardından su içirmek de buna benzemektedir ve bunlarda da yani bol tuz ve yem yedirip, su içirmekte de suni bir şişme söz konusudur ve bir aldatma çeşididir.

İhtikâr (stokçuluk) da yasaklanmıştır:
"Günahkârdan başkası asla ihtikâr (stokçuluk) yapmaz." (19)

İhtikâr: Yiyecek cinsinden olan bir şeyi satın alıp depolamak, pahalılaşmasını bekleyerek piyasaya sürmemektir. Kişinin mal stoklaması, kıtlık zamanında olur ve insanlara zarar verirse ihtikâr sayılır. Yoksa bolluk zamanında çok mal alıp depoda bulundurmak stokçuluk, karaborsa sayılmaz. İhtikârın haram kılınmasının sebebi, toplumun zarara uğramasının önlenmesidir.
"(Stokçuluk etmeyip malını) satışa arzeden 85 kimse rızıklanmış (kârlı) dır, ihtikâr (karaborsacılık) eden de mel'undur." (20)

"Kim müslümanların zararına bir yiyecek maddesinde ihtikâr yaparsa, Allah o kimseye cüzzam hastalığını verir ve iflas ettirir." (21)
Bazı mallan piyasadan çekerek geçici krizler oluşturup, kendi mallarını pahalılaştırmak veya küçük esnafı, rakiplerini yok etmek için piyasaya maliyetinden ucuz mal sürerek başkalarını zarara uğratmak da karaborsaya benzemektedir.

Hz.Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Bizim çarşılarımızda, ticaret ilmini bilenlerden başka, hiç kimse ticaret yapmasın. Çünkü ticaret ilmini, onun helalini, haramını ve diğer hükümlerini bilmeden ticaret yapan kimse mutlaka faiz yer."

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, ma-siyetsiz (günaha girmeden) maişeti temin etmeye güç yetmez. Hatta kişi (geçimini temin için), yalan söyler ve yemin eder. İşte, o vakit geldiğinde kaçmaya devam ediniz." Denildi ki: "Ya Rasülal-lah (s.a.v.), nereye kaçalım?" Buyurdular ki: "Allah'a, O'nun Kitabı'na ve O'nun Peygamberi'nin sünnetine kaçınız." (22)

Kötü insanların, dine karşı cahillerin çoğaldığı zaman, helalinden rızık kazanmak, gerçekten çok zorlaşır. İşte o zaman, bu zorluklan yenebilmek için, Allah'a yalvarmak, dua etmek, Kitab'ını güzelce öğrenip onu rehber edinmek ve Hz.Peygamber (s.a.v.)'in sünnetini güzelce öğrenip ona bağlanmak gerekir. Ya değilse haramlara, büyük günahlara bulaşır.

"Şüphesiz ki, kazancın en helal ve en temizi, konuştukları zaman yalan söylemeyen, kendilerine emanet teslim edildiği zaman hıyanetlik yapmayan, söz verdikleri zaman sözlerinden dönmeyen, satın aldıklan zaman (aldıklarını) kötüleme-yen, sattıkları zaman (sattıkları şeyi) övmeyen, başkalarına borçlu oldukları zaman borçlarını ödemeyi geciktirmeyen, alacaklan olduğu zaman, borçlularını zorlamayan kimselerin kazancıdır." (23)

"Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir, hem de neticesi bakımından daha güzeldir." (24)

Konumuzun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak misaller verelim: "Ticaretle uğraşan kimsenin, sabahleyin işbaşı yapıp malını satışa arz etmeye çalışırken gelen müşterilere kendisinin dürüst bir kimse olduğunu, Allah'tan korktuğunu anlatmak için Teşbih ve Salavat getirerek eşyayı müşteriye sunması mekruhtur. Çünkü bundan amacı Allah'ı hatırlayıp sevap kazanmak değil, müşteriyi aldatıp para kazanmaktır." (25) Dilenciler de 'Allah' adını vererek, "Allah nzası için' diyerek, istismarda bulunurlar ve insanlann duygu-larını tahrik ederler. "İnsanlann en şerlisi, 'Allah87 rızası için' diyerek dilenip de, istediği verilmeyen kimsedir." (26)

Yalan yere yemin eden de bu durumdadır. Yani insanları Allah'ın adıyla yemin ederek kandırmaktadır. "Allah Teala'nın kıyamet gününde kendileriyle konuşmayacağı , nazar etmeyeceği, günahlardan arındırmayacağı ve elim bir azaba atacağı üç kişiden biri de, 'malını yalan yeminlerle' reklam eden kimsedir." (27)


--------------------------------------------------------------------------------

1-2 Bakara, 275
2 - Münavi,, Feyzul-Kadir, 3/244.
3- MUnavi. a.g.e., 3/220.
4- Müslim, tman, 164, Büyü', 74; Ebu Davud, Büyü', 52; İbni Mace, Ticarat, 36; Darimi, Büyü', 10; Ahmed, Müsned, 2/242.
5- Hatipoğlu, SUnen-i tbni Mace Terc. ve Şerhi, 6/215.
6- Buhari, Büyü", 48, İstikraz, 19, Hıyel, 7; Müslim, Büyu'48; Ebu Davud, Büyü1, 68; Tirmiii, Buyu', 28; Nesai, BUyu', 51; Muvatta, Büyu', 98
7- Razi, Tefsir-i Kebir, 22/563; Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, 9/536; İbni Mace, Ticarat, 35.
8- Ebu Davud, BUyu', 7; Tirmizi, Büyü', 64; Ibni Mace, Ticarat, 34; Nesai, Büyü', 54; Darimi, BUyu', 47; Ahmed, a.g.e-, 4/352
9- Buhari, BUyu', 19
10- İbni Mace, Ticarat, 45; Münziri, a.g.e., 2/S75
11 - İbni Mace, Ticarat, 45
12- Ebu Davud, BUyu', 1; Nesai, Eyman, 22,23, BUyu', 4; Tirmizi, BUyu', 4; İbni Mace, Ticarat, 3; Ahmed, a.g.e., 4/6
13- Buhari, Büyu', 26; Müslim, Musakat, 131; Nesai, BUyu', 5; Ebu Davud, BUyu', 6; tbni Mace, Ticarat, 30; Ahmed, a.g.e., 2/235,242,413
14-Tirmizi, Büyu', 5;Ibni Mace,Ticarat, 30 (2208)
15- Buhari, Büyü', 58,70,71, Şurut, 8,11; Müslim, Nikah, 38,39,51,52, Büyü',
12; Tirmizi, Talak, 14; Nesai, Nikah, 20, Biiyu', 19,21; Ebu Davud, Nikah, 2,18; Muvatta, Büyu', 42
16- Buhari, BUyu', 58,64,71, Şurut, 8, Nikah, 45; Müslim, Nikah, 17, BUyu', 45,48; Tirmizi, Nikah, 38, BUyu', 57; Nesai, Nikah, 20,21, BUyu', 17,20,21; İbni Mace, Ticarat, 13; Muvatta, BUyu', 95,96
17- Buhari, Büyü', 58,64; Müslim, BUyu', 11; Tirmizi, Büyü', 65; Ebu Davud, BUyu', 44; Nesai, BUyu, 17,19,21; İbni Mace, Ticarat, 14; Darimi, BUyu', 33; Muvatta, BUyu', 96
18- Buhari, BUyu', 64; Müslim, BUyu', 11,23,24,25; Muvatta, BUyu', 96
19- Ebu Davud, BUyu', 47; İbni Mace, Ticarat, 6
20- tbni Mace, Ticarat, 6
21-tbniMace,Tiearat,6
22- MUntehabu, Kenzül-Ummal, 1/98
23- MUnziri, a.g.e., 5/586 '? 24-17 tsra, 35
25- Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, 4/49
26- Nesai, Zekat, 74; MUnavi, a.g.e., 4/59
27- Müslim, tman, 171; Ebu Davud, Libas, 28; Tirmizi, BUyu', 5; Nesai, BUyu', 5

Halil Atalay


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com