Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Faiz Yemek

Yüce Rabbimiz pek çok hikmetten dolayı faizi haram kılmış ve ayeti kerimede, "Faiz yiyen kimseler, kıyamet gününde kabirlerinden şeytan çarpmış kimsenin kalkışı gibi kalkarlar." (28) buyurmuştur. Bir başka ayeti kerimede ise şöyle buyurulmuştur: "Ey iman edenler! Faizi kat kat yemeyin. Allah'tan korkun ki, kurtuluşa eresi-niz." (29)

Faizin azı da çoğu da haramdır. Şüphesiz az bir faiz, çok faiz almaya sebep olur. İslam, bir şeyi haram kıldığı zaman, haram kapılarını kapatmak için, azını da çoğunu da haram kılar.

Ayeti Kerime'de faiz yemek açıkça haram kılınırken buna aracı olan diğer hususlar da dolaylı olarak yasaklanmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, bilerek ona şahitlikte bulunan kimse, dövme yapan ve güzellik için dövme yaptıranlar kıyamet günü Muhammed'in dili ile lanete uğramışlardır." (30) Ve "Onların hepsinin günahta eşit olduğu" belirtilmiştir. (31)

Peygamberimiz (s.a.v.), ayeti kerimedeki özlü ifadeyi açmış ve bilerek faizi yiyen, yediren, ona katiplik eden, şahitlikte bulunan kimselere lanet etmiştir. Faiz kuruluşunda memur olarak çalışanlar her ne kadar faiz yemiyor ve yedirmiyorlarsa da, çalışmalarının karşılığını aldıklarını söylüyor-larsa da; faizin muamelesini görmekte, hesap ve yazışmalarını yapmakta, idari işini yürütmektedir. Böylece hadiste ifade edilen katip ve şahit mefhumunun içine girmiş olmaktadırlar. Hadis-i şeriflerde faiz yemek, helak edici yedi büyük günahtan biri olarak tarif edilmektedir. (32)

Mü'minlerin faiz ve haramlar hususunda çok hassas davranmaları gerekir. Zira Rasül-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur ve uyarır:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi malını helalden mi yoksa haramdan mı elde ettiğini önemsemeyecek." (33)

Yine hadis-i şerifte şöyle buyurulur:
"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yemeyen kalmayacaktır. Yemese bile tozu
bulaşacaktır" (34)
"Üç grup insan vardır ki, kıyamet günü Allah onlarla çok çok konuşacak: İki kişi arasında hiçbir zaman ikiyüzlülük edip aralarını bozmayan kişi. Hiçbir zaman zina etmeyi aklından geçirmeyen kişi. Kazancını asla faize bulaştırmayan kişi." (35)
Faiz ve faizcilik, hem ferdin hem de toplumların yıkım sebebidir:
"Bir kimse faizden mal çoğaltırsa, akıbeti mutlaka yokluk çekmek olur." (36)
"Bir toplulukta faiz yaygınlaşırsa, o topluluk mutlaka kıtlıkla cezalandırılır. Rüşvet yaygınlaşırsa o topluluk korkuyla cezalandırılır." (37)
"Bir yerde zina açıkça işlenip, faiz açıkça yendiğinde ora halkı Allah'ın azabının gelmesine sebep olmuşlardır." (38)

Faize dayalı ekonomik yapı, huzursuzluğa, sömürüye yol açar; mal, can, nesil ve din emniyetini ortadan kaldırır; toplumu sınıflara ayırır ve böler, çökertir.

Allah (c.c), faizcileri, cin ve şeytanlar tarafından çarpılan insanlara benzetir. Bu benzetişte bir incelik vardır. Dünyada faizli para yiyenlerin kıyamet günü haşr meydanına çağrıldıklarında, kabirlerinden kalkmak istedikleri zaman, Cenab-ı Hakk tarafından karınları o kadar büyütülüyor ki, taşımaya güçleri yetmiyor, düşüyor ve sürünerekgidiyorlar. İşte kıyamet günü onların bu halleri, herkes tarafından görülecek ve bilinecektir. Saha-bi Said bin Cübeyr'den varid olan rivayete göre, kıyamet günü karınlarının taşınamayacak kadar büyük olması, faizcilerin alâmet-i fârikasıdır. (39)

"Faiz yiyen kimseler (kabirlerinden), tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali, "alış-veriş (ticaret) de zaten faiz gibidir." demelerindendir. Oysa ki Allah, ticareti helal, faizi haram kılmıştır."(2Bakara, 275)
"Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından bir harp ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin. Eğer tövbe edip faizcilikten vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmezsiniz ve haksızlık da edilmezsiniz." (2 Bakara, 279).

Bu ayetteki faizcilerle ilgili olarak geçen, Allah'a ve Peygamberi'ne karşı harbe girme ifadesi, Kur'an'daki yasaklann hiçbirinin sonunda yoktur ve görülmez. Çünkü parasını faizle çalıştıran insan, İslam'ın getirmiş olduğu kardeşlik, eşitlik, adalet ve yardımlaşma kurallarına baştan sona kadar karşı olduğu gibi, Allah (c.c.)'a savaş açmıştır. İslam, yardımlaşmayı tavsiye ederken, karşılıksız alınan paranın da zulüm olduğunu bildirmektedir. Zulüm ise haramdır.

Herhangi bir toplumda faizsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve faizin meşruiyetine çareler aranmaya başlanırsa orada çöküş ve cahiliyye devrine dönüş başlamıştır. (40)


--------------------------------------------------------------------------------

28- 2 Bakara, 275.
29-3 Ali İmran, 130.
30- Müslim, Müsakat, 105; Ebu Davud, Büyü', 4; İbni Mace, Ticarat, 58; Nesei, Talak, 13, Zinet, 23-24; Darimi, BUyu', 4; Ahmed, a.g.e., 1/83,88,93,107.
31- Müslim, MUsakat, 106.
32- Buhari, Vesâya, 23, Hudud, 44, Tıbb, 48; Müslim, İman, 144; Ebu Davud, Vesaya, 10.
33- Buhari, Ticarat, 58; Nesei, Zekat, 64.
34- Ebu Davud, BUyu', 3; Nesei, BUyu', 2; tbni Mace, Ticarat, 58; Ahmed, a.g.e., 2/494.
35- Ebu Nuaym, Münavi, a.g.e., 3/322 (3515).
36- Ahmed, a.g.e., 1/395,424.
37- Ahmed, a.g.e., 4/205,
38- Taberani ve Hakim, MUnavi, a.g.e., 1/44 (748).
39- Ebus-Suud, İrşadü Aklis-Selim, 1/202; İbni Cevzi, Zadül-Mesir, 1/330; Sa-buni, a.g.e., 1/387.
40- Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 2/955.

Halil Atalay


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com