Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Gözü Ve Gönlü Tok Olmak-Kanaat

İslamiyet'in, dünya hayatında huzur ve saadeti kazandıran prensiplerinden birisi de kanaattir. Kanaat, yani gözü ve gönlü tokluk, çalışıp çabaladıktan sonra kazanılana şükretmektir. Kanaat mevcutla yetinmek değil, elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra ele geçenle yetinmektir. Ama çalışırız da çok kazanırız veya az kazanırız.

İnsan, yaratılış itibariyle kendisine verilen nimetlere karşı kanaat etmekle mükellef olduğu gibi, emeğinin neticesi olarak nasibine düşen neticeye de kanaat etmekle mükelleftir. Evet, insan çalışır, emek sarfeder, bir neticeye ulaşmak için gerekli sebeplere başvurur. Bütün bunlar, neticenin ortaya çıkması için yapılacak birer fiili duadır. Fakat neticeyi yaratacak ve takdir edecek olan Cenab-ı Hak'tır. Sebeplere başvurmak, neticeye ulaşmak için her ne kadar şart ise de kafi değildir. Netice, herşeye hükmü geçen Allah'ın emir ve takdiriyle gerçekleşir. Öyle ise, emeğimizin karşılığında Allah'ın bize nasip ettiği neticeye razı olmamak ve şikayete sapmakla kazanılacak hiçbir şey yoktur. Bu takdirde hükmümüzün geçmediği şeyleri kendimize dert edinmekten ve hayatımızı zehir etmekten başka bir şey yapmış olmayız.

Burada dikkat edilecek nokta, kanaatin neticeye karşı gösterilmesi gerektiğidir, yoksa emeğe karşı değil. İnsan kendi çalışmasına ve emeğine kanaat edemez ve etmemelidir. İster maddi sahada ister manevi sahada olsun, insandan beklenen, devamlı bir tekamül gayreti içinde olmaktır. Bu ise, mevcut durumuyla yetinmemeyi gerektirir.

Her türlü çalışmasında insanın gözü daima daha ileride olmalı, Allah'ın çizdiği sınırlar içinde her gün bir evvelkinden daha ileriye gitmek için gayret göstermelidir. Eğer bu azim ve gayreti kaybolur ve insan bulunduğu durumu kendisi için kafi görürse, artık o durumda da kalamaz, geriye doğru gidiş başlar.

Fakat azmi canlı tutacak olan da yine kanaattir. Kendisi her türlü çareye başvurduktan sonra eline geçen neticeye şükür ve kanaatle mukabele eden bir kimse, "Bana bu gün bu kadarını veren rahmet sahibi Rabb'im, yarın daha fazlasını verir." düşüncesiyle daha ileriye gitmek azmini devamlı olarak canlı tutar.

Neticeye kanaatsizlik ise insanın azmini değil, karamsarlığını ve ümitsizliliğini arttırır. Bunu da başka tehlikeler kolaylıkla takip eder. Kendi eline geçmemiş nimetlere erişmiş olanlara karşı haset ve kıskançlık duymaya başlar. Bu kıskançlık, hırs ve açgözlülük duygularıyla birleşince, insanı yoldan çıkarabilir; hak ve hukuk tanımaz haram helal bilmez bir duruma düşürebilir.

Gözü tok insanlar huzurlu ve mutlu olurlar. Çünkü hadiste belirtildiği gibi "Asıl zenginlik gönül zenginliğidir." (23) Kiminin malı çoktur, hem gönlü ve gözü toktur." Ama kiminin de malı çoktur fakat gözü açtır, sınırsız bir mal hırsı içindedir. Kiminin malı azdır ama gönlü toktur, kimsenin malında mülkünde gözü yoktur. Daha fazla kazanmaya çalışır ama, asla kadere rızasızlık, nimetlere şükürsüzlük etmez, başkalarının kazancına haset çekmez, göz dikmez. Hadis-i Şerifte insandaki bu hırs duygusu, yani açgözlülük şöyle ifade edilmiştir: "Ey Ademoğlu! Sana kafi gelecek nimetler varken, seni azdıracak nimetler istiyorsun. Ey Ademoğlu ne aza kanaat ediyorsun ne de çoğa doyuyorsun." (24)

"Kanaatten hiç kimse ölmedi. Hırsla da kimse padişah olmadı." diyen Mevlana hırsı, genellikle çevresinde ne varsa yutmaya çalışan ejderhaya benzetmektedir. (25) Ve Hazreti Peygamber'in "Fakirlik neredeyse küfür (kafirlik) olacaktı." (26) hadisini bu nedenle söylediğini belirtir. Ve hırsın insanların gözlerini kör ettiğini, bundan ötürü gerçekleri göremeyeceğini belirttikten sonra şöyle der: "Körlerin körlüğüne acınır, fakat hırs körlüğüne karşı getirilecek bir özür yoktur."

Kanaatsiz insanlar açtırlar, neye kavuşsalar doymazlar. Feridüddin Attar böylelerinin açlığını "Kanaattan nasibini alamayanı dünya malı nasıl zengin edebilir?" sözleriyle anlatır. Evet "kanaat tükenmez bir hazinedir." (27)

Yunus'un diliyle:
"Kanaat gencini her kim ki buldu, Saadet mülküne sultan oldu."
Çağın Hastalığı: Açgözlülük-Oburluk
Sömürgecilerin en belirgin özelliği, açgözlülük ve oburluktur. Bir hadiste bu husus şöyle açıklanır: "Mü'min sadece midesini, kafir yedi bağırsağını (birden) doldurmak için yer (içer)." (28)

Hadis-i Şerif: Kafirlerin doyumsuz açlığını, dünyayı ele geçirme, adeta ejderha gibi yiyip yutma hırsını anlatmaktadır. Yani imansızların sömürgeciliğini belgelemektedir.

"....İnkar edenler (ahireti tanımayan, bütün imkanlarını midelerine ve şehvetlerine harcayan muhteris varlıklar) (dünyada) zevklenirler, hayvanların yediği gibi yerler..." (47 Muhammed, 12)

Dünyadaki zenginliklere sahip olmak için sömürgecilerin asırlardır sürdürdüğü vahşet, zulüm ve istilalar bunun en açık göstergesidir. Güncel olayları da bu açıdan değerlendirmek ve yeni bir sömürü hareketi olarak görmek gerekir. .

Neler Yapılmalıdır? Konunun Mesajı:
1- Önce kanaat, gözü ve gönlü tokluk doğru anlaşılmalıdır. Kanaat; tembellik, gayretsizlik değildir. Aksine nimete şükür, kadere rıza ve nimeti vereni bilmektir.

2- Çağımızdaki sıkıntıların en temel sebeplerinden biri, aç gözlülüğün doğurduğu doyumsuzluktur, hırstır, tamahtır. "Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından ve kıskançlığından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir." (59 Haşr, 9)
"İslam yolu kendisine gösterilen, kendisine yetecek rızka kanaat eden kurtuluşa ermiştir."

3- Yaratılışımızdaki hırs duygusu doğru yolda kullanılmalıdır. Şükür ve kanaatten ayrılmamalı, şikayet yerine şükretmelidir. Ayrıca kendisinden geride olanlara da bakmalıdır.

"Nimet konusunda kendinizden aşağıda olana bakınız, yukarda olana bakmayınız. Böyle yapmanız Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini küçümsememeniz açısından daha uygundur." (30)

4- Sömürgeciliği önlemek için inananların güç birliği yapmaları ve hayatın tümüne el atmalan gereklidir.

5- Azimle, şevk ile çalışmalı, meşru ve helalle yetinmeli, başkalannı da düşünmeli, başkalannm haklarına saygılı olmalıdır.

6- Hesap şuuruna sahip olunmalıdır. Açgözlü değil, tokgözlü, tokgönüllü olmalıdır. İşte gerçek zenginlik de budur!


--------------------------------------------------------------------------------

23-Buhari, Rikak, 15;Müslim, Zekat, 130;Tirmizi,
24-MUnavi, Feyzul-Kadir, 2/55
25-Mevlana, Mesnevi,l/955^/120
26-MUnavi, a.g.e,4/542
27-Münavi,a.g.e,4/539
28-Buhari, Et'ime, l2;Müslim, Eşribe. 182-183.
39-Münavi, a.g.e, 2/55.
30-Tirmizi, Kıyame, 58;lbni Mace, Zühd,9;Ahmed,

Halil Atalay


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com