Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Ticarette Bereket

Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ve paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alışverişleri her ikisi içinde bereketli olur. Fakat ayıbı gizler ve yalan beyanda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz (kaldırılır)." (1)

Dinimiz, her hususta olduğu gibi ticarette de doğruluğu ve dürüstlüğü temel taşı kabul eder. Ahş-verişte malın ve paranın durumunu olduğu gibi söylemek, varsa kusurlarını gizlememek veya yalan beyanda bulunmamak temel ilkedir. Doğru sözlülük, ticarette ve kazançta bereket vesilesidir. Aksi ise, ahş-verişte hayır ve bereket bırakmaz.

Hadis, kazanma ve kâr kavramına ahlaki ve manevi boyut getirmektedir. Demek ki kazanma sadece rakamla ifade edilecek bir konu değildir. Onda bir de "Bereket ve hayırlılık" yani "meşruiyet" tarafı vardır. Bu da dürüstlük ile sağlanabilmektedir. Yalan söyleyerek veya malın ayıbını gizleyerek, daha doğrusu karşısındakini aldatarak, müşterinin bilgisizliğinden faydalanarak aldatma yoluna giden, malını çok överek olduğundan fazla ve farklı göstererek müşteriyi kandıran kişilerin yaptığı müslümanca bir tavır değildir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.):

"Müslümanı aldatan, ona zarar veren ve ona hile yapan bizden değildir." (2) buyurmuştur.

Müslümanlar kazançta bereketi hedef almalı, bereketi kaçıracak her türlü davranıştan uzak durmalıdır. Unutmayalım ki "bereket" konusu Batı ekonomisinin lügatlerinde bile yeri olmayan bir fazilettir. Ecdadımız bir iş karşılığında helalliği belli bir para alırken bile "Allah bereket versin", alıcı da "bereketini gör" duasını günlük adetleri arasına sokmuşlardı. Yine yemek üzerine varanlar "bereketli olsun" temennisinde bulunurlar, darlık, kıtlık, kuraklık zamanlarında "Bet-bereket kesildi", "Bereket kalktı" şeklinde ifade ederlerdi.

Bereket, bolluk, çoğalma, artma, Allah'ın insanlara nimeti, bağış, feyiz anlamındadır. Kur'an-ı Kerim nelerin, nerelerin, kimlerin bereketli ve mübarek olduğuna dair bazı örnekler vermektedir. Bereket kelimesi hadislerde de yaklaşık aynı manalar ifade edecek şekilde kullanılmıştır.

Bereketi konu edinen ayet ve hadislerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere bu kavram insanların gerek dünyaya gerekse ahirete yönelik kazanç ve kayıplannı ilgilendirmektedir. Buna göre mü'min her türlü hayrın, nimet, bereket ve bolluğun Allah'ın kullarına bir ikramı olduğuna inanır, dua, niyaz dileklerinde daima O'na yönelir, her şeyi O'ndan ister, her hayrı O'ndan bekler. Böylece iç dünyasında güven ve huzura kavuşur. Onun bu inancı davranışlarına da yansıyarak kâmil bir insan olmasını sağlar.

Dürüstlük çok önemlidir ve bereket sebebidir. Kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı başkalarına da yapmaktan kaçınan, müşterisinin bilgisizliğinden, tecrübesizliğinden faydalanarak aldatma yoluna gitmeyen, meşru kazançla yetinen tüccarlar ticari hayatın ana direklerini teşkil ederler. Dürüstlükte sembol ve örnek olmuş kimseler daha çok müşteri çeker, daha çok kazanırlar. Demek ki dürüstlük ticaretin temel taşıdır. Müşterisine güven duygusu vermeyen tüccarlar güvenlerini yitirir, müşterilerini birbir kaçırır ve ticari hayatlarını bitirirler. Niyetini bozan kimselerin rızık muslukları kesilir.

Bereketin Sebepleri:

Dürüstlük ve doğruluk bereket sebebidir. İzahına çalıştığımız hadisten bunu anladık. Rifaa bin Rafi (r.a.) anlatıyor. Resül-ü Ekrem (s.a.v.):

"Ey tüccar topluluğu! diye seslendi. Onlar başlarını çevirip bakınca sözüne şöyle devam etti:

"Ticaretle uğraşan kimseler (tüccar) kıyamet günü günahkarlar (füccar) olarak diriltilirler. Ancak, Allah'tan korkanlar, yeminlerinde ve sair sözlerinde doğru söyleyenler bunun dışındadır." (3)

Tüccarlar genellikle muamelelerinde, malların kusurlarını gizlemeyi ve yalan yemin ve benzeri sözlerle sattıkları eşyaların revaç bulmasına gayret etmeyi alışkanlık haline getirdikleri için onların facir (Allah'ın emrinden çıkan, yalancı ve günahkar) olduklarına hükmedilmiştir. Fakat haram kazançtan sakınıp yeminine sadakat gösteren ve doğru sözlü olan tüccarlar bu hükmün dışındadırlar. (4) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İslamî ticarete teşvik etmiş ve "bereket ticarettedir" (5) buyurarak, doğru dürüst tüccarları övmüştür. "Doğru, güvenilir tacir, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir." (6)

"Müslüman müslümanın kardeşidir. Bir müslümanın kardeşine ayıbını açıklamadıkça ayıplı bir malı satması helal olmaz. Meğer ki (satarken) bu kusuru açıklaya." (7) "Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah'ın gazabı altındadır ve melekler devamlı ona lanet ederler." (8)

a) Kusurlu bir malı sağlam gibi satmanın haram olduğu,
b) Malın kusurunun satış yapılırken açıklanmasının gerekliliği,
c) Bildiği şeyleri açıklamamanın helal olmadığı hadislerden anlaşılmaktadır.
"Alış-verişte çok yemin etmekten sakının. Çünkü bu malı sattınr, sonrada bereketini giderir." (9)
"Tüccarlarda dört özellik olursa, kazancı bereketli ve helal olur:
1- Mal satın aldığında kötülemez,
2- Sattığında övmez,
3- Müşteriden malın kusurunu gizlemez,
4- Alış-verişte yemin etmezse (kazancı bereketli ve helal olur)." (10)
"En temiz ve helal kazanç konuştuklannda yalan söylemeyen, kendilerine bir şey emanet edildiğinde hıyanet etmeyen, bir şeyi vaat ettiklerinde vaatlerinden dönmeyen, bir şey satın aldıklarında kötülemeyen, sattıklarında övmeyen, borçları olduğunda savsaklamayan ve alacakları olunca da sıkıştırmayan tüccarlann kazancıdır." (11)
Ortaklann birbirlerinin haklanna dikkat etmesi ve bu hususlarda da dürüst davranmaları gerekir. Ayet-i Kerime'de şöyle buyurulur. "Gerçekten ortakçılann çoğu birbirlerinin haklanna tecavüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az!" (38 Sad,24) Kudsi bir hadiste ise şöyle buyurulur: "Ortaklardan birisi diğerine hıyanet etmediği sürece üçüncüleri Benim. Eğer onlardan birisi diğerine hıyanet ederse, Ben aralarından çekilirim." (12)
Müslüman berekete engel olacak hareketlerden sakınır. Dürüst tacir az kâr etse de kazancının bereketini görür. " Haksız kazanç", "kara para" gibi kavramlar müslümanın dürüstlük vasfına tersdir. Mü'min adı gibi emindir.


--------------------------------------------------------------------------------

Kaynaklar
l-Buhari, BuyÛ, 19,22,44,46;Mlislim,Buyû, 47;Ebu Davud, Buyû,l;Tirmizi, Buyü, 6,26;Nesai,Buyû,4,8,ll;Ahraed MUsned, 2/9,3/402,5/12,17;Hakim,MUsted-rek,2/16
2-Münavi, Feyzul-Kadir,5/387
3-Titmizi, BuyÛ 4; tbni Mace.Ticarat, 3;Darimi, Buyû,7;Hakim. Müstedrek, 2/62.
4-Hatipoğlu, Haydar,Sünen-i İbni MaceTerc.ve Şerhi,6/108
5-Beyhaki, Sünenül-Kübra, 6/36; İbni Ebi Şeybe.Musannef, 7/63;MUnavi, a.g.e,3/220.
6-Tırmizi, Buyü8, 4;Hakim, A.g.e,2/6; Darimi, Buyü, 8.
7-İbni Mace, Ticarat, 45(2246)
8- İbni Mace, Ticarat, 45(2247); Münziri, Et- Terğib Vet- Terhib, 2/575;MUna-vi a.g.e.,6/92.
9-Müslim, Müsakat, 133; Nesai, BuyÛ, 5; tbni Mace, Ticarat,3;Ahmed, a.g.e.,4/6,5/297.
10-Münziri, a.g.e. 2/586
11-Münziri,a.g.e. 2/586.
12-Ebu Davud, Buyû, 26; -Münziri, a.g.e. 2/593.

Halil Atalay


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com