Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Ticârette dînini kayırmak

Sual: Ticarette dinini kayırmak nasıl olur?

CEVAP
Ticâreti, âhıret kazancına mâni olan kimse bedbahttır. İnsanın sermâyesi, dîni ve âhıretidir. Bu sermâyeyi kaptırmamak için şunlara dikkat etmelidir:

1- Niyetin önemi büyüktür.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Ameller niyete göre, iyi veya kötü olur.) [Buhârî]

Tâ’at ve mubâhlara niyete göre sevâb verilir. Her mubâh, iyi niyetle yapılınca sevâb, kötü niyetle yapılınca günâh olur. Bir kimse, İslâmın vekârını korumak niyetiyle şık giyinirse sevâb kazanır. Gösteriş için şık giyinirse günâh olur. Çünkü Allahü teâlâ, bir kimsenin yeni elbisesine bakarak sevâb vermez.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, sizin şeklinize, malınıza bakmaz, kalblerinize, amellerinizi ne niyetle yaptığınıza bakar.) [İbni Mâce]

Her sabah şöyle niyet etmelidir: (Kendimin ve çoluk çocuğumun rızkını kazanmak, onları kimseye muhtâç bırakmamak, Allahü teâlâya râhat ibâdet edebilmek, âhiret yolunda yürüyebilmek için, vazîfeme gidiyorum) demelidir! O gün müslümanlara iyilik etmeyi düşünmelidir! Böyle niyet eden kimse, vazîfesini yaptığı kadar, hep sevâb kazanır. Onun her işi, ibâdet olur.

2- Her müslüman iyi bilsin ki, islâmiyetin faydalı olarak bildirdiği her san’at, farz-ı kifâyedir. Bunu düşünerek, bir san’ata yapışmak, ibâdet etmek olur. Bilhassa harb vâsıtalarını en modern, en ileri şekilde yapmaya çalışmak farzdır. Bu vâsıtaları yapabilmek için, gerekli ilimleri, bu niyet ile okumak ibâdet olur. Namaz kılan insanın bu niyet ile, her işi ibâdet olur. Namaz kılmıyanın her hareketi de günâh olur. O hâlde, her müslüman, namazını kılmalı, sonra farz olduğunu düşünerek, vazîfesini yapmalı! İş görürken niyetin doğru olmasına alâmet, insanlara faydalı olan bir meslek seçmektir. Ya’nî, öyle bir iş görmeli ki, eğer o iş olmasa, müslümanlar sıkıntı çekerdi. O hâlde, keyf, oyun ve benzerlerine, san’at dense de ve harâm işleyenlere san’atçı ismi verilse de, bunları yapmak ibâdet olmaz.

3- Dünya işleri, âhiret için çalışmaya mâni olmamalı!

Kur’ân-ı kerîmde buyuruldu ki:

(Mallarınız ve çocuklarınız, Allahı hâtırlamanıza mâni olmasın!) [Münâfikûn 9]

İnsanların amellerini yazan ikişer melek, her sabah-akşam değişir.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Melekler insanların amel defterlerini götürdükleri zaman, başında ve sonunda iyi iş yazılı ise, gün ortasında yapılanları ona bağışlarlar.) [Ebû Ya’lâ]

Bunun için sabah kalkınca ve gece yatarken iyi işler yapmalıdır.

4- Çarşıda, işte Allahü teâlâyı zikretmeli, her an O’nu hâtırlamalıdır! Dili ve kalbi boş kalmamalıdır! İyi bilmelidir ki, o anda kaçırdığını, bütün dünyayı verse, bir daha eline geçiremez. Gâfiller arasındaki hâtırlamanın sevâbı çok olur.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Gâfiller arasında Allahı zikreden, kuru ağaçlar arasında bulunan yeşil fidana, ölüler arasındaki canlı olana ve harbde kaçanlar arasında, arslan gibi savaşana benzer.) [İ.Gazâlî]

Dînine, ibâdetine yardım niyeti ile dünyaya çalışanlara, çok sevâb verilir. Yalnız para kazanıp, dünya malı toplamak için çalışanlar, sevâbdan mahrûm kalır. Hattâ bunlar, câmi’de, namazda iken de, kalbleri dükkânın hesâbındadır. Fikirleri dağınıktır.

5- Dünya işlerine çok düşkün olmamalıdır! Meselâ, çarşıya herkesten önce gidip, herkesten sonra çıkmamalıdır! Şeytân, böyle erken gidip, geç dönen müslümanı daha çok günâha sokmaya çalışır.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Tüccârın en kötüsü, işine erken gidip, geç dönendir.) [Ebû Nuaym]

Sabah namazı kılmadan ve kitap okuyup birkaç şey öğrenmeden işe gitmemeyi âdet edinmelidir! İhtiyâcı kadar dünyalık kazanınca, âhıreti kazanmakla meşgûl olmalıdır! Çünkü, âhıret hayâtı sonsuzdur.

6- Şüpheli şeylerden kaçınmalıdır! Zâlimlerle, hîle, hiyânet edenlerle, yemîn ile satanlarla, dükkânında harâm şey satanlarla alış-veriş etmemelidir! Zâlimlere, fâsıklara veresiye satmamalıdır! Çünkü, öldükleri zaman onlar için üzülür. Hâlbuki, zâlimler [ya’nî İslâmiyete eli ile, dili ile, kalemi ile zarar yapanlar] ölünce üzülmek günâhtır. Onlara yardım etmek câiz değildir.

7- Alış-veriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, hareketlerini, aldığını, verdiğini iyi ve doğru hesâb etmelidir! Kıyâmette, bunların hepsinden hesâb vereceğini bilmelidir! Büyüklerden biri, bir bakkalı rü’yâda görüp, (Ne hâldesin) dedi. Bakkal, (Önüme ellibin sayfa kondu. Ellibin kişi ile alış-veriş yapmışım. Baktım, her sayfada bir kimse ile olan mu’âmelemin inceden inceye yazılmış olduğunu gördüm) dedi. Hîle yapan, hak yiyen, âhırette cezâsını çekecektir. (K.Saâdet)


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com