Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim

Zaman Bir Kılıçtır

Kur’an-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Asra yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsran (zarar)dadır. Ancak inanıp salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.” (Asr, 1-3)

Halikın namütenahi adı var, en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak!

Hani ashab-ı kiram ayrılalım derlerken,
Mutlaka sûre-i ve’l-asrı okurmuş, bu neden

Çünkü meknun o büyük sûrede asar-i felah
Başta iman-ı hakiki geliyor, sonra salah

Sonra hak, sonra sebat: İste insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık

Mehmet Akif

Sahabe-i kiram bir araya geldikleri zaman mutlaka biri diğerine Asr sûresini okumadan ayrılmazlardı. Bu bizlere ne ifade ediyor acaba? Asr sûresinde iman ehlinin bütün hayatı boyunca uygulayacağı metotlar vardır. Yeter ki Asr sûresine ibret nazarıyla bakabilelim. Bu manada İmam Şafiî (r.a.) “Allah (c.c.) sadece Asr sûresini indirmiş olsaydı hüccet olarak kullara yeterdi.” ifadesini kullanıyor. Yani sadece Asr sûresini göndermiş olsa da bizden kendisine kulluk istemiş olsaydı ve “Kulum Ben, seni kendime kulluk yapasın diye yarattım, hüccet olarak da Asr sûresi sana yeter deseydi” bu elbette yeterdi manasını yüklüyor İmam Şafi (r.a.).

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de sabaha, kuşluk vaktine, ikindiye, gündüze, geceye, güneşe ve aya yemin etmektedir. Zaman ve zamanla alakalı bu nesnelere yemin etmek zamanın çok büyük bir nimet olduğunu ilan etmektir.

Andolsun fecre (tan yerinin ağarması) ve on geceye… (Fecr, 1-2)

Andolsun güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına ve onu izlediği zaman aya… (Şems, 1-2)

Andolsun (karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye ve açılıp ağardığı vakit gündüze… (Leyl, 1-2)

Asra yemin olsun ki …(Asr, 1)

Bizim bu âyetlerde gözden kaçırmamamız gereken husus Allah’ın bir zaman dilimine yeminle başlamasıdır. Çünkü kıymetli şeylere yemin edilir. Zamanı en güzel, Allah’ın razı olacağı ve Allah’ın rızasını kazanacağımız bir şekilde nasıl değerlendirebiliriz? Zaman nimetinin şükrü zamanı israf etmemektir. İsrafın en çirkini zamanı israf etmektir.

Peygamber Efendimiz, zaman nimetinin önemine işaret ederek şöyle buyuruyorlar:

“İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini bilmez, aldanır. Onlar, sıhhat ve boş vakittir.”(Buhârî-Müslim Tirmizi)

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56). Emr-i ilâhîsiyle Rabbimiz bütün bu nimetlerin içinde bizleri yarattı ki ona layıkıyla kul olabilelim, ona kulluğun zevkini tadabilelim. Allah’ın istediği bu. Allah (c.c.) bizden rızık istemiyor ancak kendisine kulluk istiyor. “Ölüm sana gelinceye kadar Rabb’ine kulluk et.” (Hicr, 99)

Lokman hekim şöyle ifade ediyor: “Oğlum sakın ha Allah’ı ve ölümü unutma!”
İnsanı bir damla sudan yaratan yeri, göğü, hayvanatı ve her şeyi insanlığın emrine veren Allah nasıl unutulur ki? Ölümü nasıl unutabiliriz ki?

Allah’ın Resûlü ne güzel buyurmuş: “Kıyâmet günü hiç kimse beş şeyin hesabını vermeden bir yere kıpırdayamaz:

1. Ömrünü nerelerde tükettiği,
2. Gençliğini nerelerde geçirdiği,
3. Malını nerelerden kazandığı,
4. Malını nerelere harcadığı,
5. İlmiyle ne tür ameller işlediği.” (Tirmizî )

Düşünüldüğü zaman insanların beynini çatlatacak kadar tesiri olan bir âyet-i kerime: “Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.” (Hicr, 92-93)

HİKMETİN ÖZÜ

İmam Şafiî (r.a.) şöyle buyuruyor:

Ben nice kitaplar okudum, nice sohbetlere katıldım, nice hikmet ehlinden söz duydum, anladım ki bütün bunların özü üçtür.

1. Zaman bir kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser.

Bu kıymetli tavsiyeyi şöyle yorumlamak herhalde daha uygun olacaktır; Allah zamanı kullarına bir nimet olarak vermiş, kişi bu zamanı Allah’ın ve Resulü’nün yolunda, O’na ibadet ve taatte kullanmazsa, kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat, o zaman o kimseyi keser ve cehennem çukuruna atar. Çünkü öyle Allah dostları var ki, o gün sıratı geçip gittikten sonra, biz dünyada Allah’ın Resulü’nün hadîsi şeriflerinden adı sırat olan kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüden geçilecek diye duyardık. “Biz bu köprüden niçin geçmedik?” diye sordukları zaman onlara denilir ki, “Size müjdeler olsun! Siz o köprüden geçtiniz. Amelleriniz o köprüyü öyle genişletti, öyle genişletti ki; kıldan ince, kılıçtan keskin olan o köprü size doğu ile batı kadar genişledi.” İşte bizler, bu dünyada büyük bir nimet olan zamanı Allah’ın yolunda kullanamazsak bu zaman kıldan ince bir kılıç olarak karşımıza çıkar ve orada bizi keser.

İmam Şafiî (r.a.) şöyle devam ediyor:

2. Sen Hak ile meşgul olmazsan bâtıl seni meşgul eder.

Güzel meclislerde hep güzel insanlarla ve güzel işlerle kendini meşgul etmezsen ilimle, irfanla, hikmetle zikirle ve Kur’an’la kendini meşgul etmezsen bâtıl seni meşgul eder. Seni Hakk’ın yolundan çevirir.

3. Sakın kendinde bir varlık hissetme.

Büyük bir makamdaysan o makamı veren Allah’tır. Büyük bir ilme sahipsen onu veren Allah’tır. Zenginsen zenginliğinle mağrur olma onu veren de Allah’tır. Her kim neye sahipse onun vergisidir. Veren Allah elbette bir çırpıda almaya da güç yetirir. Vakit hayattır, ömürdür. Onun için tasavvuf ehline ibnu’l-vakit (vaktin oğlu) derler. “Ey Âdemoğlu, ben yeni bir günüm ve senin davranışlarının hepsine şahidim çünkü onları bende yapıyorsun, o halde beni en iyi şekilde kullan, beni en iyi şekilde değerlendir, çünkü kıyamet gününe kadar bir daha gelmeyeceğim.” diyen yeni bir güne hangi sabah kulak verdik. Yoksa üzerimizi kaplayan gafletten dolayı ömrümüzün son gününün sesini mi duyacağız? Heyhât o zaman çoktan iş işten geçmiş olur. Tan yeri ağardığı zaman, o tan yeri bizim üzerimize tekrar doğacak mı acaba?

DÜNYA ÜÇ GÜNLÜKTÜR

Hikmet ehli der ki “Yarın gelecek, şu zaman yapacağım” diyen helak olmuştur. Unutmayalım ki iyi işleri ertelemek için söylenen “yarın yaparım” sözü iblisin askerlerinden bir askerdir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalığından önce sağlığını, fakirliğinden önce zenginliğini, meşguliyetinden önce boş zamanını ve ölümünden önce hayatını.” buyurmaktadır.

Ebuzer (r.a.) şöyle rivayet eder: Allah’ın Resûlü’ne Hz. İbrahim (a.s.)’in sahifelerinde neler vardı? diye sordum. O şöyle buyurdu: Tamamı misallerden ibaretti. Akıl sahibinin dört saati vardır:

1. Bir saat, Rabbi Azze ve Celle’ye münacat eder.
2. Bir saat, nefsini hesaba çeker.
3. Bir saat, Allah’ın yarattıkları hakkında tefekkür eder.
4. Bir saati de yeme içme ihtiyacı için boş bırakır.

Akıl sahibinin, zamanını makbul işlerle gözetmesi, dilini muhafaza etmesi, amelinin çok, lafının az olması, ancak gerektiğinde konuşması gerekir.

Hasan Basri (r.a.) şöyle buyurdu: “Ey Âdemoğlu! Gündüz senin misafirindir, ona güzel davran, eğer ona iyi davranırsan gündüz senin için hamd eder, eğer ona kötü davranırsan seni kötüler. Dünya üç günlüktür, dün yapmış olduğun amellerle geçti, yarına ulaşacağın belli değil, fakat bugün senin içindir. O zaman, bugün için hayırlı ameller işle.”

İbn Mesud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir amel işlemediğim gün, güneş batarken pişman olduğum kadar hiçbir şeye pişman olmadım. Çünkü o gün geçti, fakat ben amelimi artıramadım.”

İbn Kayyım (r.a.) şöyle der : “Vakti zayi etmek ölümden daha şiddetlidir, çünkü vakti zayi etmek kulu Allah‘tan ve âhiret gününden uzaklaştırır. Fakat ölüm ise kulu, dünyadan ve dünya ehlinden uzaklaştırır.”

Terket hevâ-yı ıyşini lutfeylesin cânân sana,
Sarf etme zâyi vaktini vermez şifâ seyrân sana
Es’ad Erbilî

VAKTİN KIYMETİNİ BİLENLER

1. İmam-ı Azam, tam kırk sene yatsı abdesti ile sabah namazını kılmıştır. Ömrü boyunca ruhunu teslim etmiş olduğu odasında yedi bin defa Kur’an-ı hatmetmiştir. Beş yüz bin meseleye mezheplerin kaynağı olacak şekilde fetva vermiş. Elli beş defa hacca gitmiş. Geceleri ise beş yüz veya bin rekât nafile namaz kılarmış. Ara ara da iki rekât namazda Kur’an-ı hatmedermiş. Ömrü hep ilim okumak ve okutmakla geçmiştir.

2. Ahmed b. Hanbel (r.a.), ilim tahsiline geniş zaman kalsın diye günde bir ceviz büyüklüğü kadar yermiş. Yedi yüz elli bin veya bir milyon hadîs-i şerifi ezbere bilirmiş.

3. İbn Teymiyye (r.a.)’nin gece uyku galebe çalmasın diye saçını duvardaki bir çiviye astığı rivayet edilmiştir.

4. İmam Suyuti (r.a.) yedi yüz tane kıymetli eser telif etmiştir. “Bana ulaşan iki yüz bin hadîsin tamamını ezberledim daha fazla rivayet gelse idi onları da ezberlerdim.” demiştir.

5. İmam Buhari (r.a.) üç yüz bin hadîs-i şerif ezberlemiştir.

6. Ebu Zura (r.a.) da üç yüz bin hadîs-i şerifi ihlâs sûresi gibi hıfzına almıştı.

7. Öyle Kur’an âşıkları vardı ki her anını Kur’an okumakla geçirirdi. Kimisi günde bir hatim, kimisi de gündüz bir hatim gece bir hatim indirirdi. es-Seyyid Celil b. Kâtip gündüz dört, gece dört olmak üzere günde sekiz hatim indirirmiş.

8. İmam Gazali, Fahruddin Razî, İmam Suyutî gibi her gününe 15-20 sayfa eser düşen vaktin babaları bu noktada sayacağımız diğer büyüklerimiz. Ve isimlerini zikretmediğimiz daha niceleri…

ÖRNEK BİR HAYAT

Ali Ramazan Dinç Hocaefendi naklediyor: Hacı Hasan Efendimiz (k.s.), pikniklerimizde bile kitap okumamızı tavsiye ederler, kendileri de böyle yaparlardı. Evimizden bahçemize ellerinde kitap okuya okuya giderlerdi. Yemek saatlerinde ellerinden kitabı zorla alırdık. Bu bizlerde tatlı bir hatıra olarak kalmıştır. Mahallemizin çocukları malum yerlerde boş sözlerle vakit geçirirlerdi. Üstadımız ise bizleri ve yeğenlerini akşamları isyan mahalline göndermemek için çok tatlı menkıbeler anlatır, latifeler yapar, yerine göre meşrû oyunlar oynatırdı. Akşamları ya bir ilâhi ve vaaz bandı takip edilir ya da Tezkiretü’l-Evliya v.b. kitaplar takip edilirdi. (Ali Ramazan DİNÇ, Kemale Dair Sohbetler)


BİR DAKİKAYA NELER SIĞMAZ Kİ!

1. Bir dakikada beş defa fatiha sûresini seri bir şekilde okuyabiliriz. Fatiha sûresini bir defa okumaya 1400 sevap vardır. Beş kez okununca bir dakikada 7000 sevap elde edebiliriz.

2. Bir dakikada on defa ihlâs sûresini okuyabiliriz. On defa ihlâs sûresi üç kuran hatmine bedel sevap kazandırır. Her gün bir dakikamızı ihlâs sûresini okumaya ayırırsak ayda üç yüz, senede 3600 defa ihlâs okumuş oluruz. Bu da 1200 hatme bedeldir.

3. Bir dakikada Allah’ın kitabından yüzüne bir sahife okuyabiliriz.

4. Bir dakikada kısa bir hadîs, kısa bir âyet ezberleyebiliriz.

5. Bir dakikada otuz defa kelime-i tevhidi söyleyebiliriz.

6. Bir dakikada 100 defa “Sübhanallahi ve bihamdihi” diyebiliriz. “Sübhanallahi ve bihamdihi” zikrine devam eden kimsenin günahı denizlerin köpüğü kadar da olsa yine bağışlanır.

7. Bir dakikada 40 defa “La havle” diyebiliriz. Bu zikrimizden dolayı cennet hazinelerinden kırk hazine elde etmiş oluruz.

8. Bir dakikada 60 defa “Estağfirullah el-Azîm” diyebiliriz. Bu zikrimiz ise Cenâb-ı Mevlâ’nın bağış ve affına nail olmaya vesile olur.

9. Bir dakikada 25 defa salât u selâm söyleyebiliriz. Bir kez salât u selam getirmenin 250 sevabı, 250 bağış ve 250 derecesi vardır. Salavât getirmekle şefaat-i Mustafa (s.a.v)’ya nail oluruz.

10. Bir dakikada dua, tefekkür, tezekkür... Kalbin bir dakikalık ameli yerine göre bir ömre bedeldir.


(Yeni Dünya Dergisi)


Kategoriler

- Başarı - Eğitim - Kişisel Gelişim - Hedef - Ticaret - Muhammed Bozdağ - İletişim - Nasihatler - Kariyer - Dua - Para - istemek - çalışmak - İslam - Abdülhamid Han - iş hayatı - Haber - Ekonomi - Osmanlı Sultanları - Rizik - Karar - Meslek - Osmanlı - Zaman Yönetimi - şükür - Motivasyon - Liderlik - Hedef Belirlemek - II. Abdülhamid Han - alışveriş - Para Kazanmak - istek - Arastirma - Osmanlı Devleti - yaşam - çalışmanın hedefi - Kriz - Hikayeler - Sorumluluk - İşsizlik - özgüven - Dünya Hayatı - Zaman - Nimete şükretmek - İslami ölçüler - içtenlik - duanın kabulü - İmaj - Modelleme - Helal Kazanç

MollaCami.Com