Kariyer | Konular | Kitaplık | İletişim
Ticaret
II. Abdülhamid Han, devletin kalkınması ve gelişmesinin ancak milli sanayi ve ticari kalkınmayla olacağına inanırdı. Adeta günümüz globalleşmesini daha o günlerden görüyordu. Sermayeyi elinde bulunduran güçlerin dünyaya hakim olacağım bunun da ancak ticaretle olacağına inanıyordu. Sanayi ve ticaret alanında kalkınmayı "devletin beka şartı" olarak görürdü. Zenginleri, mülk sahipleri, sanat sahipleri yabancı olan bir ülkenin kalkınamayacağını belirterek Müslümanların ticaretle uğraşmalarını isterdi.
"Patişah olmasaydım tüccar olurdum."
II. Abdülhamid Han zamanında 6 halı, 17 kumaş ve dokuma, a ve kiremit, l demir, l konserve, l gühercile, l elmas işlem,
l yağ, 2 un ve buz, l mum, l makarna fabrikası yapıldı. 7 askeri fabrika ile ayrıca çeşitli konularda 15 büyük imalathane ve atölye açıldı.
Hatıralarında bu hususta şunları yazar: "Gençlerimiz, memur, asker veya ulemadan olmayı tasarlıyorlar.Neden hiçbir Osmanlı büyük bir tüccar, mahir bir zanaatkar olmayı düşünmüyor? Ben de marangozluk sanatı ile meşgul olduğumdan, halka iyi bir numune sayılırım. Şimdiye kadar böyle çalışmaya alışmamış olmamız çok yazık. Bu tarz alışılagelmiş düşüncelerden kurtulmak çok güç olur." "Ah! Eğer ben serbest olsaydım, hem bir sanayi mektebi açardım. Yıldız'da yaptığım gibi küçük bir fabrika (çini ve demir fabrikası) tesis ederdim. Gençlere marangozluk, tornacılık, demircilik öğretirdim. Ben böyle az adam mı yetiştirmedim?"
"Ticaret ve sanayi kalkınmayı kimse düşünmüyor. Rumlar'ın, Ermeniler'in ticaret memlekete şeref getirmiyor ve hiçbir ilerleme olmuyor. Fakat bizim efendilerde de hiç ticaret arzusu yok" Bilindiği gibi Rum ve Ermeni zenginler, Türkiye'de elde ettikleri kazançları yurt dışına çıkarıyor, zenginleşme sonucu ortaya çıkan Rum ve Ermeni burjuvazisinin bölücülük hareketlerine öncülük ediyordu (107)